08-KIZLI ERKEKLİ YENİ MUHAFAZAKARLIK POLİTİKA

AYAKKABI KUTUSUNDAN ÇIKAN YENİ MUHAFAZAKARLIK

Türkiye’de siyasal alanın en temel tartışma konusu din ve siyaset ilişkisi olagelmiştir. Ancak bu tartışmanın bu denli yoğunlaştığı bir dönem hiçbir zaman olmamıştır. Çünkü kendisini kavramsal düzlemde muhafazakar olarak tanımlayan, ancak pratikte Ortodoks bir mezhepçiliği olabildiğince kullanan diğer yandan “Yol için gerekirse cami yıkarız” pragmatizmine savrulan “akışkan bir muhafazakarlık”la karşı karşıyayız.

Bir orantıya dikkat çekmek gerekmektedir; bir yandan Türkiye tarihinde görülmemiş rant artışı, diğer yandan aynı ölçüde artan bir dini söylem. Son yolsuzluk operasyonu ile ortaya çıkan durum ve dile getirilen iddialar AKP iktidarının kendisi hangi temelde kurduğunu ve asıl önceliğinin ne olduğunu bütün toplum kesimlerine göstermiştir.

Bu durumu anlatan ve halkımızca da sıklıkla kullanılan “başkalarına din iman, kendilerine han hamam” retoriği hiç bu denli ete kemiğe bürünmemişti. Siyaset-toplum ve din ilişkisi boyutunda yaşanan gelişmeler AKP’nin kimliğini, söylem ve eylemlerini yeniden tartışma konusu yapacaktır. Önümüzdeki seçim süreçlerinde en çok bu türden tartışmalara tanıklık edeceğiz.

1970’lerdeki liberalizm krizi sonrasında ortaya konulan neo-liberal paradigma ve onun hayat bulması için siyasal zeminde üretilen yeni-sağ pratiği Türkiye ekseninde de ciddi bir eklemleme ilişkisi ortaya çıkarmıştır. Neo-liberal paradigmaya bağımlı ama onu muhafazakarlıkla besleyen Türkiye’deki siyasal İslam; küreselleşme ve 12 Eylül darbesinin Türk-İslam Sentezi’nin üst üste bindirilmesiyle ciddi bir hegemonya kurma imkanına kavuştu. AKP bu hegemonyanın (rıza+zor) en doruk noktasını teşkil etmektedir. Ancak Gezi direnişi AKP’nin artık rıza üretemediğini ve toplumu ikna etmeyi başaramadığını ortaya koymuş, bu durum beraberinde AKP’nin kendi hegemonyasını sürdürmek için yoğun bir biçimde zora başvurmasına neden olmuştu. Ancak artık hegemonya stratejisi ve bileşenleri dağılmıştı.

Kendisini muhafazakar demokrat olarak tanımlayan ama artık bir tür “yeni muhafazakarlığa” evrilen AKP, toplum nazarında istenen algıyı yaratamamakta ve istenen söylemi dolaşıma sokamamaktadır.

Yolsuzluk operasyonunda bir banka müdürünün evinde ayakkabı kutusunda çıkan milyon dolarlara meşruiyet kazandırmak daha doğrusu aklamak için “imam-hatip lisesi parası” denmesi aslında sembolik olarak yeni muhafazakarlığı dört dörtlük tanımlamaktadır. Yani banka müdürü+milyon dolarlar+imam hatip lisesi bu kavramı en iyi tanımlayacak unsur ve söylemlerdir.

“Helal” olmayan paralarla girilen yoğun ilişki ve burada bir tür vicdan rahatlama için belli bir kısım paranın dini ritüellere ayrılması aslında yeni muhafazakarlığının etik kodlarının olmadığını ya da dinsel sınırların nasıl kolaylıkla aşıldığını göstermesi bakımından oldukça öğreticidir.

Başbakan kızlı erkekli tartışmasını ortaya atarken ve bakanlarıyla birlikte ailelere çocuklarına sahip çıkmalarını isterken kendi çocuklarının yolsuzluktan yargılanmaları bu yeni muhafazakarlığı ve ahlak anlayışını sorgulanmasına neden olmuştur.

AKP’nin gezi direnişine karşı yürürlüğe koyduğu yeni muhafazakar yaklaşım ve kızlı erkekli ahlak tartışması ciddi bir kamplaşmaya neden olmuşken yolsuzluk operasyonu ve ayakkabı kutusunda çıkan milyon dolarlar bu stratejiyi elemine etmiştir.

Ama şimdi bu hegemonyanın mağdurlarının bu söylemi ve pratiği tartışma zamanıdır. Bugün artık 12 yıllık AKP iktidarının söylem ve eylemleri yeniden irdeleniyor ve bir tür arkeolojik çalışmaya tabi tutuluyor.

Gerçeğin gücü karşısında paramparça olan algının arka planını deşifre etmek bir yerde yeni muhafazakarlığın ifşası için zorunludur. Bu sayı da bu ifşaya bir katkı amacını taşımaktadır.

Yeni sayıda görüşmek dileğiyle…

0 comments on “AYAKKABI KUTUSUNDAN ÇIKAN YENİ MUHAFAZAKARLIK

Bir Cevap Yazın