Saltanata Son hareketi kimlerden oluşuyor, nasıl ortaya çıktı?
Saltanata son gönüllüleri kent mücadelesinde aktif olarak yer alan bireylerin, yerel yönetimler sürecinde, katılım ve demokrasiden uzak saltanat oluşturmasına, bilimsellikten uzak, uygulamalar yapmasına karşı, sokaktan bir ses ve kentli inisiyatifi olarak, 1 Kasım 2008’de “hepimiz içerideyiz” başlıklı bir yazıyla Ankara’da başladı. Sloganları, eylemleri ve politikaları bir çok kente yayıldı.Kent mücadelesinde aktif mücadele içerisinde olan, meslek odalarının ve Ankara’yı sevenlerin desteğiyle büyüdü.
Yerel seçim sürecinde Ankara’da hangi etkenler sizi harekete geçirdi?
Plansız büyüme ve çarpık kentleşme süreçlerinden geçiyoruz. Kentler bir pazar olarak, bir rant aracı olarak düzenlendikçe, insanca yaşam isteyen düzenleme talepleri de artıyor. “Saltanata Son” kampanyası Ankara’da başladı. Başkentin böyle bir harekete ve diğer kentlere deneyimlerini aktarmaya ihtiyacı vardı.
Yerel yönetimler üzerinde, kamuoyu yaratarak aslında baskı yaratmaya, kentli vicdanını öne çıkarmaya çalıştık.
Çok kısa olan bu deneyim gösteriyor ki, kentlerde yeni dönem toplumsal hareketler, yaratıcı, sokakla bütünleşen, romantik ve eğlenceli bir şekilde sempati toplayarak yaygınlaşacaktır.
Çok renkli bir kampanyanız oldu, bunları nasıl tasarladınız?
Saltanata Son kampanyası, çıkışında bir kentli hareketliliği yaratılması ve paylaşılması sürecinde yaratıcı ilişkilenme sürecine yöneldi. Eylemliliklerinin hepsinde empati vardır. Hepsi Saltanata Son mutfağında gönüllüler tarafından üretilen fikirler… Sokaktan, okuldan, evden, iş yerinden, kantinden, kafeden… Bu yüzden de eylem ve etkinliklerde yaşanmışlık, eğlence ve romantizm vardır. Hem ülkede hem de belediyelerde süren Saltanat, toplumda bir akıl durgunluğu yaratmıştır. Saltanata Son kampanyası bu akıl durgunluğunun kırılma noktası olarak, yüreklere seslenmeyi, yürekten paylaşmayı önemsedi. Hissettiklerini yazdı, hissettiklerini yaptı ve bu haliyle de, yapılanlar ve yazılanlar sahiplenildi. İçimizden bir ses oldu, vicdanımız oldu. Buradan hareketle, kısa ve öz cümlelerle yapılan çağrılarımız, yerini buldu, eğlenerek, kendi doğallığında çıkan eylemliliklerimiz, sempatiyle karşılandı.
Örneğin gereksiz yapılan üst geçitleri ve araç öncelikli kentleşme politikalarını protesto etmek için, kullanılmayan üstgeçitlere dikkat çekmek istedik. ”Altın” günü değil “üstün” günü, üstgeçitte gün yapıyoruz etkinliği yaptık… Günlerin vazgeçilmez menüsü olarak kısır dağıttık, belediye yönetimlerinin kısır bakış açısının altını çizmek istedik. Üst geçit yerine yaya öncelikli kent düzenlemesini ve düz geçişleri talep ettik.
14 Şubat sevgililer gününde “Sevgilim Ankara” etkinliği yaparak, Ankara’nın başkent olduğu, herkesin nerede yaşarsa yaşasın kalbinin Ankara’da atmasını istedik. Sevgilimiz Ankara’ya sahip çıktık.
Büyükşehir belediyesi tarafından, plansızlık örneği olan, iki yol ararsındaki refüje yapılan Gökkuşağı olarak bilinen ve konumundan kaynaklı kullanılamayan tesisi, israf projesi olarak gördük. 7 bin insanın maaşına denk gelen maliyetinin cebimizden çıktığını hatırlatarak, bu israf projesini mühürledik.
Kızılırmak suyunu şehir şebeke suyuna vererek, sağlımızı tehlikeye sokan, belediye yönetimini sudan sergilerle, kendi suyunda yıkama eylemi yaptık.
Su testisi su yolunda kırılır dedik, Aski’nin önünde testileri kırdık.
Kimliksizleştirmeye ve belleksileştirmeye hayır yaklaşımıyla sokak isimlerinin değiştirilmesi niyetine karşılık, Akdeniz Caddesinde tabelayı söküyoruz eylemi gerçekleştirecektik.
Kızılay Meydanı’nın yayalaştırılarak, kent yaşamına ve demokrasisine kazanılması için Kızılay Meydan olsun, trafiğe kapatalım, Meydanda toplanalım etkinliği gerçekleştirdik. Top oynadık, ip atladık, eğlendik…
Saltana Son hareketi seçim sonuçlarını göz önüne aldığınızda neleri başardı?
Hedefimiz kentlerde insanca yaşamak ve belediye yönetimlerinde katılımcı bir model oluşturmaktı. Kentin bir paylaşım mekânı olduğundan hareketle, kentte yaşayanların haklarını dile getirmek ve talep etmek için etkinlikler gerçekleştirmek amacımız oldu. Bu güne kadar kentte yönelik yapılan örgütlü etkinlikler, kentsel dönüşüm süreci ve barınma hakkı üzerinden açığa çıktı. Bunları önemsiyoruz. Kent ve kentlilik üzerinden bir politik etkinlik, kent merkezlerinde yaşayanlarla, kent çeperlerinde yaşayanların bütünleşmesinin bir aracı olabilir. Kaldırımda yürümek için, yaya haklarını savunmak için, yayalaştırılmış meydanlar istemek vb. talepler içinde eylemler yapılabileceğini savunuyoruz. Kentleşme hızına bakıldığında kentlerde böyle bir hareketliliğe ihtiyaç var. Tüm bu amaçlara ulaşma konusunda önemli bir adım attığımızı ve bunu başardığımızı düşünüyoruz.
Bundan sonra devam edecek mi yoksa sadece bu seçim için düzenlenen bir kampanya mıydı?
Sivil toplum örgütlerini, meslek odalarını, üniversiteleri ve bilim adamlarını, kentlilerin isteklerini, söylemlerini dikkate almayan, düşman gibi gören saltanatlar oldukça bu ve benzeri hareketlerin olması da kaçınılmaz. Kampanya bu katılımcılık talebini hedef alarak yayılmaya devam edecek.
Kent yaşamında, bilimsellikten uzak, ranta dayalı yapılan tüm uygulamaları takip ederek, yeni seçilen belediye başkanlarının da yeni saltanatlar oluşturmasını engellemek için etkinliklerimiz sürecek.
0 comments on “BURÇAK KARAMAN: SALTANATA SON, ANKARA’YI SEVEN BİR HAREKET OLARAK DOĞDU”