KONUŞMALAR POLİTİKA

Burcu Kılıç: Bir yerde bir sorun varsa o artık hepimizin sorunudur

Ali Necati Koçak   |  Mert Öz

Bernie Sanders ile Yanis Varufakis’in kuracaklarını açıkladıkları “İlerici Enternasyonal”in üç Türk isminden biri olan hukukçu Burcu Kılıç çalışmalarını ve enternasyonalde neden bulunduğunu konuştuk.

Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Siyasete ve dünyaya nasıl bakıyorsunuz?

Ankara’da doğdum büyüdüm. Ankara Hukuk Fakültesini bitirdim. 2-3 sene Türkiye’de Avukatlık yaptım. Yüksek lisans eğitimi almak için İngiltere’ye taşındım. İngiltere’de doktoramı bitirdikten sonra Washington D.C.’ye taşındım. Bir think-tank kuruluşu olarak 45 yıl önce Ralph Nader tarafından kurulmuş olan Public Citizen’da çalışıyorum. Türkçe’deki karşılığı “Tüketici hakları” olan ama daha çok insan haklarını savunan ve bu alanda politika üretmekte aktif bir örgütte çalışıyorum.

Büyük holdinglerin, şirketlerin çıkarlarını savunmak için lobicileri var. Biz de insanların haklarını savunuyoruz. Birçok bölümümüz ve kampanyalarımız var. Mesela 1980’lerden itibaren arabalarda kullanılan “araç çocuk koltukları” bizim kampanyalarımız sonucunda hayata geçti. Doktorların çalıştığı ve piyasaya çıkan ilaçları değerlendirdiği “ilaç güvenliği ve etkinliği” konusunda çalışan bir bölümümüz var. Ticaret anlaşmaları, iklim değişikliği, dava takibi, sağlık sigortasına erişim, herkes için demokrasi diğer çalışma alanlarımız. Amerikan Kongresi’nde politika üretme bağlamında insan haklarını korumaya ve öne çıkarmaya çalışıyoruz.

ABD’de 9 senedir hem ilaca erişim, hem dijital haklar alanında çalışıyorum. Public Citizen içerisinde ilk çalıştığım bölüm ilaca erişim bölümü oldu. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde ilaç şirketlerine karşı politika üretme bağlamında mücadele ediyoruz. İlaç şirketleri gelişmekte olan ülkelerdeki büyüyen pazarları görüyorlar ve fikri mülkiyet haklarını kötüye kullanıyorlar. Aynı zamanda bu alandaki patentlere dair de çalışmalar yapıyoruz. Benim alanım patent, inovasyon, doktoramı fikri mülkiyet alanında yaptım.

Gelişmekte olan ülkeler ilaç şirketlerine karşı nasıl politikalar izleyebilirler ve kendi ilaç sektörlerini nasıl geliştirilebilir? Bununla ilgili çalışmalarda bulunuyoruz. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde birçok insanın yüksek ilaç fiyatları nedeniyle ilaca erişimi yok. Hükümetlerle, sivil toplum ve akademisyenlerle çalışıp patent ve patent politikaları alanında destek sağlıyoruz. Şirketler ilaçtaki monopollerini uzatmak ve fiyatları yüksek tutmak için patent sistemini kötüye kullanabiliyorlar.

Dijital haklar, yeni insan haklarıdır

Diğer çalışma alanım ise dijital haklar. Bu iki program üzerinde çalışıyorum. Dijital haklar alanında çalıştığım kurum içerisinde kendi programımı kurdum.

Bu programda insanların dijital haklarını savunuyoruz. Çalışma alanımız, büyük teknoloji şirketlerine karşılık insanların haklarına savunmak ve öne çıkarmak. Amerika Birleşik Devletleri’nde ve diğer gelişmekte olan ülkelerde kişisel verilerin korunması hakkında yasal düzenleme yapılması için çalışıyoruz. Çünkü hepimizin dijital yaşadığı şu anlarda “dijital haklar, yeni insan haklarıdır.” Hepimizin kişisel güvenliğe, verimizin korunmasına ihtiyacı var.

Public Citizen Amerika’da önemli bir kuruluş. Bernie Sanders ile geçmişte özellikle ilaca erişim konusunda sık sık çalışıyorduk. Sanders ile ilk tanışıklığım 2011-2012 senesinde kongre üyesi olduğu zamanda başladı. Politikaya bakışımız, inandığımız değerler benzer. Amerika’da politik taraflar genellikle demokrat/cumhuriyetçi diye ayrılıyor. Ama geldiğimiz noktada biz insanı politikaların merkezi yapmaya çalışıyoruz, insanların söz sahibi olmasını istiyoruz büyük şirketlerin ya da lobiye para verenlerin değil.

Buradan bakınca Amerikan Siyaseti oldukça karmaşık bir sisteme sahip ve son zamanlarda sadece yıldızı parlayan isimleri biliyoruz. Bize arka plan hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Amerikan politik sistemi biraz karışık. Sistem çıkar grupları üzerine kurulmuş durumda. Bernie Sanders hareketi buna karşı duran bir hareket. Cortez de aynı şekilde. Alexandria Ocasio-Cortez, politikada yeni bir aktör. Kadın, genç ve güzel. Arkasında iyi bir takım var, sınır tanımıyor. Kongre toplantılarında belirli konularda şirketlere önemli sorular soruyor, çok güzel çıkışları oldu. Ödevine iyi çalışıyor, güzel temsil ediyor. Gençlerin de yeni birine ihtiyacı var. Sanders’in de kendisine çok inanmış destekleyicileri var. Sonuçta Amerika’daki gençlerin yaşadığı çok fazla zorluk var.

Ben Amerika’ya gelmeden önce bu kadar eşitsizliğin olduğu, yaşamın bu kadar zor olduğu bir ülke olduğunu bilmiyordum. Burada birçok insanın sağlık güvencesi yok. Hasta oluyorlar, doktora veya hastaneye gidemiyorlar. Çünkü sağlık sigortaları yok. Üniversiteye gitmek için insanlar binlerce dolar borç alıyorlar. Burada ilkokul, ortaokul, lise bedava ama üniversite değil. 80’lerde bizim Amerika rüyası diye bildiğimiz bir yaşam vardı. Televizyonlarda gördüğümüz büyük bahçeli evlerde oturup büyük arabalara biner, istediklerini alırlar. Bu 80’lerin gerçeğiydi. Şimdi durum böyle iyi değil. Üniversite mezunları için iş yok, sağlık sigortası yok. Binlerce dolarlık eğitim borçları var. Amerikan sisteminde eğer eğitimde başarılıysan iş hayatında başarılı olabiliyorsun. Avrupa gibi değil başka etmenler geçerli. Amerika daha açık bir toplum fakat ortalama bir insan için Amerika’da hayat oldukça zor.

Sanders’in hareketi, düşünce yapısı bu insanlara cazip geliyor. Sanders öğrenci borcunu iptal edeceğini söylüyor. 22-23 yaşındasın üniversiteden mezun oluyorsun elinde hiçbir şey yok. Hasta olsan doktora gidemiyorsan. Burada 18 yaşına gelince çocuklar genelde ailelerinden ayrılıyorlar. Bizim ailelerimiz emekli olduğunda ellerinde bir birikimleri olabiliyor. Burada insanlar 65 yaşında emekli oldukları zaman aldıkları para 1500 dolar. Birikimi olmayan pek çok insan için bu çok zor bir durum. İnsanlar bu nedenle emekli olamıyorlar, olsalarda 70-80 yaşına kadar markette kasiyer olarak çalışıyorlar. Bir sürü evsiz, sokaklarda yaşayan insan var. Tabi biz bunları bilmiyoruz, dışardan gözükmüyor. Sanders ve Cortez bu kesime hitap ediyor. Sadece beyaz Amerikalılara değil siyah ve Latinolara da ümit veriyorlar. Çünkü sistem ırkçı ve zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapıyor.

İlerici enternasyonal ile yolunuz nasıl kesişti, kuruluş ve sizin katılım sürecinizi anlatabilir misiniz?

Hareketteki bir sürü insanla belirli zamanlarda çalışmalarım nedeniyle gerek ilaca erişim gerekse dijital haklar alanlarında kesişti. Danışma konseyindeki pek çok insanla daha önce çalıştım. Bu uluslararası bir hareket ama bir şekilde insanlar birbiriyle bağlantılı. Çalışmalarınız nedeniyle yollarınız bir şekilde kesişiyor.

Son birkaç yıldır böyle bir hareket olduğunu duyuyordum. Bu sene irtibata geçtiler benimle. Seni de danışma konseyine dahil etmek istiyoruz, ne düşünüyorsun dediler. Benim yaptığım iş, küresel bir mücadele sonuçta. Bu gerekçelerle kabul ettim, çok şeref duyarım dedim. Danışma konseyini oluşturan farklı kesimlerden insanlar var. Eylül’de toplantıyı gerçekleştirebilirsek Türkiye’deki diğer üyelerle de tanışacağız.

Herkes bir şeyleri değiştirebilir

İlerici enternasyonali diğer enternasyonallerden ayıran önemli farklar var. Bireysel katılım ve üyelik gibi… Nasıl bir organizasyonel yapı kurguluyorsunuz?

Kabine günlük bire bir işleri götürüyor. Ama yapı nasıl olacak o konularda bir araya gelip toplantı gerçekleştiremediğimiz için net bir şey söylemiyorum. Bazı üyeler şu anda çok aktif. Bazıları değil. Bizim şu anda Covid-19 nedeniyle ilaca ve aşıya erişim konusunda çok aşırı bir iş yükümüz var. Covid-19 için bir ilaca ve aşıya erişim politikası oluşturmaya çalışıyoruz. Açılış sonrasında hareket olarak Covid-19 için ne yapabiliriz, bunu tartışacağız.

İlerici Enternasyonal hareketi, çok farklı profillerden insanları bir araya getiriyor. Danışma konseyinde yer alan kişilerin uzman olduğu alanlar var. Dijital haklar alanında çalışan çok sayıda kişi var. Covid-19 sayesinde bütün hayatımız online. Online çalışıyoruz, online sosyalleşiyoruz, online haberleşiyoruz. Mesela şu an görüşmeyi gerçekleştirdiğimiz veri nereye gidiyor, nasıl korunacak? Bu önemli bir problem. Özellikle veri korunması ve dijital haklar alanında etkili bir hareket olacak. Yeni bir politika yaratmaya çalışacağız. Danışma konseyinde gördüğüm şey çoğu üyenin çalıştıkları alanlara dair ağırlıkları var. Uzun vadede insan çıkarını öne çıkarmaya çalışacağız. Covid-19 bize gösterdik ki, aslında küreseliz ama küresellik sorunları çözmüyor aslında sorun yaratıyor. İklim değişikliği sorunu var, dijital haklar sorunu var, insan için en iyi politika hangisi ise onu bulup, onu destekleyeceğiz. Bireylerin katılımı önemli artık, hareketler bireyler üzerine kurulu. Dışarıda çok büyük bir genç kesim var ve onların bir liderliğe ihtiyaçları var. Çalıştığım kurumda sık sık şunu tekrarlıyoruz herkes bir şeyleri değiştirebilir.

İlerici enternasyonal bugüne kadar denenmemiş genişlikte bir tabanı kapsama iddiasıyla yola çıkıyor. Nasıl bir strateji izleyeceksiniz?

Hareket çok küresel. Farklı ülkelerden alanlarında uzman farklı insanlar var. Çoğu kişi politikanın doğrudan içinde değil. Sonuçta yaptığımız iş doğrudan insanları etkiliyor, insanların çıkarlarını korumak, bireylerin sağlığını korumak, iklimi korumak. Çalıştığımız bütün konular çok insan odaklı. Kabine yürütmeyi gerçekleştirdiği için strateji konusunda şu an için daha çok ağırlığa sahip. Kesin bir yol haritası kuruluş toplantısının ardından açığa çıkacaktır.

Dünya korona krizinin dışında yükselen bir göç ve iklim krizi içerisinde. Bu krizler karşısında İlerici Enternasyonal’in önümüzdeki günlerde nasıl bir rol oynamasını bekliyorsunuz, siyasal öncelikleri ve politikası ne olacak?

Şu anda bütün politikalar korona üzerine odaklanmış durumda aslında korona krizi de doğrudan iklim kriziyle alakalı. Bütün yaşadığımız sorunları korona krizi çok güzel açıklıyor. Küreselleşme çok büyük bir trend idi. Sınırları ortadan kaldırdı. Ama aynı zamanda hastalıklar ve diğer zararlı şeyler için de sınırları ortadan kaldırdı. Hareketin ilk odaklandığı alan korana olacak; ilaca ve aşıya erişim. Hepimizin umudu aşı şu anda. O aşı ne zaman gelecek? Belki 2021’de belki daha sonra o aşı geldiği zaman o aşıyı piyasaya sürüldüğünde asıl sorun başlayacak. Aşıya kimlerin erişimi olacak? Aşıya ilk kim ulaşacak? Çünkü yeterli derecede aşı üretebilecek kapasite yok. Bu öyle bir şey ki kimseyi arkada bırakamayız. Bu alanda geliştireceğimiz politikalar diğer alanlardaki politikaları da etkileyecek. Korona bizim için de bir test; bunun üstesinden nasıl geleceğiz?

Ocak’ta korona başladığı zaman hiçbirimiz umursamadık, bizi etkilemiyordu. Ama şimdi herkesi etkiliyor. Aynı durum iklim değişikliği için de geçerli. Amerika’da bir sorun yok. Ama nereyi etkiliyor; Orta Amerika’yı. İklim değişikliğinin yarattığı mevsimsel değişimler kahve üreticilerinin tarım arazilerini kullanamamasına, iş bulabilmek amacıyla Amerika’ya göç etmesine neden oluyor.

Bir yerde bir sorun varsa o artık hepimizin sorunu. İklim krizi için de korona krizi sırasında geliştireceğimiz politikalar yardımcı olacak. Özellikle aşıya erişim konusunda. Bu konuda kimseyi arkada bırakamayız. Amerika’daki herkesi aşılasak bile yurtdışından gelen herhangi biri hastalığı tekrar getirebilir.

Hareketin öncü olacağını umuyorum. Ama nasıl olacak, zaman gösterecek. Bir araya gelip konuşacağımız yeni sorunlarımız var. Altı ay önce bir çoğumuz için toplum sağlığı önemli bir sorun olarak görülmüyordu. Politikacılar toplum sağlığı konusunda yeterliliğimiz var mı diye düşünmüyorlardı. Şimdi hepimizin hayatı buna göre değişti. Bilmiyoruz belki aynı şey iklim değişikliğinde de olacak. Sonunda politikacılar bunu anlayacaklar. Bu sadece Orta Amerika’yı, Afrika’yı, Pasifik Adaları’nı etkileyen bir sorunu değil. Onların sorunu bizim de sorunumuz. Bu mantaliteyi geliştirebileceğiz.

 

Burcu Kılıç

Burcu Kılıç akademisyen, avukat ve dijital haklar savunucusudur. Dijital haklar ve ilaçlara erişim alanında çalışmaktadır. Public Citizen kurumunda dijital haklar programını yönetiyor. Aynı zamanda vatandaşların ilaçlara erişim programı’nın araştırma direktörü. Fikri mülkiyet hukuku ve politikası, bilgi teknolojisi, inovasyon ve ticaret politikalarıyla ilgilenmektedir.

Public Citizen

Public Citizen, kamu yararını savunan kâr amacı gütmeyen bir tüketici savunuculuk örgütüdür. 1971 yılında kuruldu. Şu anda 500.000 civarı üyesi ve destekçisi var. Hükümetlerin büyük şirketlerin çıkarları için değil, insanlar için çalışmasını sağlamayı amaçlıyor. Partizan siyasi faaliyetlere katılmıyor ya da seçilmiş bir makam için adayları desteklemiyor. Hiçbir hükümet veya şirketten para almıyor.

https://www.citizen.org/ 

0 comments on “Burcu Kılıç: Bir yerde bir sorun varsa o artık hepimizin sorunudur

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: