CHP’nin 35. Olağan Kurultayı sona erdi.
Genel Başkanlık yarışında yaşanmayan heyecan, Parti Meclisi seçimleri sırasında yaşandı. Kendisine oy veren 990 delegeden aldığı güvenle çarşaf listeyi aşabilecek anahtar liste hazırlayan Kılıçdaroğlu, Kurultay’dan yeterli desteği göremedi.
Yaptığı 52 kişilik listeden 23 isim Parti Meclisi’ne seçilemedi. Seçilemeyenler arasında Gürsel Tekin, Faik Öztrak, Nihat Matkap gibi başından beri Kılıçdaroğlu ile birlikte olan ve Seyhan Erdoğdu ile Enis Berberoğlu gibi sonradan eklenen isimler de bulunuyor. Bilim Yönetim ve Kültür Platformu üzerinden listesine aldığı Mehmet Bekaroğlu da aynı akıbeti yaşadı.
Kadın ve gençlik kotası hesabının yapılmasından sonra netleşmesi beklenen listenin hazırlanışı sırasında salona yayılan fısıltılar, gidişatın ip uçlarını verecek nitelikteydi.
SİYASET, TUTARLILIK İSTER!
İlk fısıltı Tunceli Milletvekili Gürsel Erol’un tavrına ilişkindi. Salona sızan bilgilere göre Kılıçdaroğlu, Gürsel Erol’u listesine almak istemiş; Erol ise listenin parti tabanında tepki gören eski isimlerden oluştuğunu belirterek o isimlerle aynı yerde olmak istemediğini belirtmişti.
Kılıçdaroğlu geri adım atmayınca Gürsel Erol ve Fikri Sağlar gibi isimlerden alternatif bir liste çıkmıştı.
Kılıçdaroğlu’na yakınlığıyla bilinen Erol, Kılıçdaroğlu’nun her dediğine “evet efendim” demeyecek biri olduğunu 7 Haziran seçimleri öncesi göstermişti. Önseçim olması halinde Tunceli’den aday olacağını kamuoyuyla paylaşmış; Tunceli için önseçim çıkmayınca merkez ataması önerilerini kabul etmemişti.
Hatırlanacağı gibi CHP, 7 Haziran’da Tunceli’den milletvekili çıkartamamış; sonrasında yapılan 1 Kasım seçimleri öncesi yapılan örgüt yoklamasında Gürsel Erol birinci sıraya yerleşmiş ve Tunceli’deki iki milletvekilinden biri olarak TBMM’ne gelmişti.
Anlaşılan o ki Gürsel Erol, çizgisindeki demokratik tutarlılığı Parti Meclisi seçimlerinde de devam ettirmiş ve Genel Başkanın listesini delerek Parti Meclisi’ne girmeyi başarmıştı. Yaşar Seyman örneğinde olduğu gibi Kılıçdaroğlu’nun listesini delip Parti Meclisi’ne giren isimlerin her biri, bulundukları alanda mücadeleleriyle kamuoyunda tanınır hale gelmiş isimlerden oluşmaktadır.
Daha önceki dönemde olduğu gibi Kılıçdaroğlu, danışman olarak görev vereceği pek çok ismi Parti Meclisi listesine almış; Kurultay Delegeleri de, bu kez Kılıçdaroğlu’na, “istediğin isimle birlikte çalışabilirsin ama CHP’nin yönetiminin siyaseten emek vermiş isimlerden oluşmasını istiyoruz” demişlerdir.
CHP’DEKİ DEMOKRASİ MAYASI!
Üzerine daha çok yazılıp çizilecektir mutlaka ama 35. Olağan Kurultay’ın sonuçları açısından en dikkat çekici tarafının demokrasi kültürünün işleyişine ilişkin olduğu söylenebilir.
Kurultay’ın temel sloganı “Değişim, Demokrasi ve Kardeşlik” idi ama uygulamada demokrasi vurgusu çok silik kaldı.
Kılıçdaroğlu, en az kendisi kadar çalışkan olan Muharrem İnce ile çalışmak istemiş; İnce ise yönetsel mekanizmalara ilişkin demokrasi vurgusu yaparak, Kılıçdaroğlu’nun önerisini reddetmişti.
Kılıçdaroğlu’nun İnce ile çalışma isteğinin gerçekleşmesini engelleyen en önemli pürüzlerden birinin MYK’nın seçim tarzına ilişkin olduğunu daha önce chp-kurultaya-giderken başlığıyla yazmıştım. Kılıçdaroğlu’nun, daha önce Baykal’ın “suya sabuna dokunmayan” bir parti yönetimi oluşturmak amacıyla yapmış olduğu MYK’yı Genel Başkanın belirlemesi değişikliğe hiç dokunmadan sürdürmesi de demokrasi kültürü açısından tartışmalı bir davranıştır.
Genel Başkanlığa aday olan Balbay’ın yeterli desteği bulamadığı için adaylık başvurusu yapamamış olması da partiye hakim olan zihniyetteki demokrasi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Dahası Genel Merkez yönetiminin Parti Meclisi seçimlerini de blok yapmak istediği; ancak delegenin karşı çıkması nedeniyle daha demokratik olduğu varsayılan Çarşaf Liste yöntemini tercih ettiği de biliniyor.
Türkiye’de demokrasinin sıkıntılı bir süreçte geçtiğini; Kılıçdaroğlu’nun da AKP’yi ve onun kurucu lideri konumundaki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sık sık demokratik olmamakla ve hatta diktatörlükle suçladığını biliyoruz. Yüzde 10 seçim barajının yüksek olduğunu ve demokratik olmadığını sıklıkla dile getiren ve hatta ilk fırsatta kaldırılacağını söyleyen Kılıçdaroğlu’nun kendi karşısına çıkan adayların yüzde 10 engeline takılmasına sessiz kalması, CHP’nin algısı açısından olumsuz bir durum olduğu kuşku götürmez.
DAHA FAZLA DEMOKRASİ TALEBİ!
Hiç kuşkusuz CHP, AKP ve MHP ile karşılaştırıldığında demokratik kuralları çok fazla olan bir partidir. Ancak her karşılaştırma doğru sonuçlar üretmeyebilir.
Umarım, önümüzdeki süreçte CHP’nin yapacağını açıkladığı Tüzük Kurultayı’nda demokrasi kültürünün oluşmasına engel olan bu maddelerin düzeltilir. Zira kendi içinde demokrasiyi yerleştirememiş bir partinin ülke için demokrasi getireceği iddiası, yeterince ciddiye alınmayabilir.
Sonuç olarak delegenin anlamlı bir çoğunluğuyla yeniden Genel Başkan seçilen Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi seçimleri sonuçlarına göre delegelerden “Parti içinde daha fazla demokrasi” mesajını almış oldu.
Evet, CHP tabanı, ülkede olduğu kadar partide de demokrasi istiyor; Kılıçdaroğlu’nun oluşturacağı yeni MYK’nın bu mesajı doğru okuyup okumadığını hep birlikte göreceğiz.
0 comments on “CHP DE DEMOKRASİ İSTİYOR”