1986’da dönemin Başbakanı Olof Palme, bir cinayete kurban gittiğinde İsveç, modern zamanlarda ilk kez bir siyasi cinayetle karşılaşıyordu. Palme, katili bulunamadan toprağa verilirken tabutu başında konuşan çok güzel ve genç bir kadın, Anna Lindh, onun arkasından şöyle sesleniyordu: “Bir insan öldürülebilir ama fikirleri asla.”
Sarı saçlı, mavi gözlü bu güzel kadın, Palme’nin rüya ülkesini inşa eden, İsveç’teki bir sol partinin, Sosyal Demokratların gençlik kolları başkanıydı. Hukuk öğrencisi Anna Lindh, Sosyal Demokrat Parti’nin ilk kadın, gençlik kolları başkanı olma görevini üstlenmişti. Lindh, Palme’yle iki yıl birlikte çalışmış, Başbakan’ın öldürülmesinden sonra, dört yıl daha gençlik kolları başkanlığını yürütmüştü. Bu süre içinde Anna Lindh, Uppsala ve Stockholm üniversitelerindeki hukuk eğitimlerini tamamladı. Her ne kadar hukuk alanında eğitim görse de Lindh’in, Palme’yle yolları kesişene kadar kafasında hep gazeteci olmak vardı. Öğrencilik hayatını finanse etmek için yerel gazetelerde kendine yaz işleri bulan Anna Lindh, siyasete karıştıkça onun hayat yolu tamamen değişti.
Mezuniyettin hemen ardından genç hukukçu Anna Lindh, partiden gelen destekle parlamenter oldu. 12 yaşında bir çocukken Vietnam savaşını protesto için sokaklarda birlikte yürüdüğü Sosyal Demokrat Parti, bu genç kadını Meclis’e taşıdı. Palme’nin en genç öğrencilerinden Anna Lindh’e yeni kapılar açılıyordu. Partililer, onda Palme’deki gibi bir “umut” görmüşlerdi ve Anna Lindh siyasetle siyasette büyüyordu. 1994’te iki çocuk annesi bir çevre bakanıyken “sanayileşiyoruz” diye kirlenen dünyada, İsveç için efsane sayılan bir çevre yasasını, Meclis’ten geçirdi. Avrupa Birliği için ortak bir çevre yasasını, AB’den başka çevre bakanlarıyla birlikte hazırladı. “Lindh, umut için vardı ve o, umutsuz olan bir şeyi gerçek anlamda da düzeltebileceğine inanırdı.”
1998’de İsveç’in dış dünyadaki yüzü, Dışişleri Bakanı artık Anna Lindh’di. Lindh’in politikasıyla İsveç, İsrail-Filistin sorununa çözüm isteği için diretiyordu. Uluslar arası arenada, Filistin halkı için konuşuyordu Lindh. “İsrail haksız işgalini durdurmalı ve Kudüs için faydacı adımlar atılmalı” diyordu. İsveç Dışişleri Bakanı olarak Lindh’in ilk büyük görevi, Kosova Kurtuluş Ordusu ve Sırp Silahlı Kuvvetleri arasında başlayan çatışmalardı. 2001’de, Avrupa Birliği dönem başkanlığı, İsveç’e geçtiğinde Anna Lindh, Makedonya’da arabuluculuk görevini üstlenen isimdi. İsveç, iç savaştan kaçan Sırpların, Arnavutların ve Boşnakların yeni eviydi.
Dışişleri Bakanlığı döneminde imzasını koyduğu işlerle Anna Lindh’e, Sosyal Demokrat Parti’nin bir sonraki seçimlerde parti başkanı ve başbakan adayı olarak bakılıyordu. Lindh, daha keskin bir İsveç solu için yeni yükseliş olacaktı. Palme çizgisi, Lindh’le geri gelecekti. Ama olmadı. Anna Lindh, kader ortaklığına girdiği Olof Palme’yle aynı sonu yaşadı. 10 Eylül 2003’te, İsveç Dışişleri Bakanı Anna Lindh, bıçaklı bir saldırıya uğradı. Sabah saatlerinde, şehir merkezindeki bir mağazanın girişinde, Sırp asıllı bir saldırgan tarafından ağır yaralanan Anna Lindh, 11 Eylül’de öldü.
İsveç solu bu acı olaydan sonra kendilerini iktidara taşıyacak bir başbakan adayı bulamadı. Ölümünün ardından 10 yıl sonra, parlamentoda anısına düzenlenen seminerin açılışını, şimdi iktidarda oturan sağ blok hükümetin Dışişleri Bakanı Carl Bildt, yaptı. İsveç Lindh’in, ustalık dönemini hiç göremedi ama bu kadın çıraklık dönemi fikirleriyle konuşuldu.
0 comments on “ÇIRAĞIN FİKİRLERİ”