Gündelik yaşantımız ve işlerimiz ile dijital araçlar ve platformlar bu kadar iç içe geçmiş iken bireylerin hassas olduğu konulara dikkat çekmek adına yine bu dijital platformlardan ve araçlardan faydalanması kaçınılmazdır. Bunun da ötesinde internet bireylerin sesini duyurmak, belirli bir toplumsal, etik, ahlaki ya da politik bir soruna dikkat çekmek ve gerçek dünyada değişim yaratabilmek amacıyla eylemler gerçekleştirmeye olanak sağlayan dijital bir dünyadır. Kişiler daha geniş bir kitleye ulaşabilmek için, seslerini duyurabilmek için ve bilgilerini paylaşabilmek için dijital platformları kullanmaya başlamıştır. Markalar, devletler, hükümetler, politikacılar da televizyonla beraber kitlelerine ulaşabilmek adına dijital platformlarda çoktan yerlerini almıştır. Böylelikle içerisinde kendine özgü dinamikleri olan bir dijital dünya oluşmuştur. Teknolojiye olan bağlılığımız çarpıcı bir şekilde artarken, kurumlar ve kuruluşlar bilgilerini korumanın kendileri açısından önemini keşfetmeye başlamıştır. Bu noktada, bazı kuruluşlar bilgileri koruma yöntemi olarak sansürü tercih ederken, bazı kurumlar da kendi çıkarları doğrultusunda bu tercihleri desteklemek durumunda kalmıştır. Bilgileri koruma yöntemi olarak kısıtlama ve sansürün tercih edilmesi ister kötü niyetle yapılmış olsun, ister olmasın algılanan şey şu idi; dijital dünyanın dinamiklerini anlayamamış kişi veya kurumların internetin şeffaflığını, saydamlığını, özgürlüğünü yani dijital dünyadaki temel hakları kısıtlamak istemeleri. Peki bu şekilde algılayanlar kimlerdi? Sanal dünyanın netdaşları diye tanımlanan sıradan internet kullanıcılarıydı aslında bu kişiler. Bu algı üzerine dijital dünyada bazı hareketlenmeler yaşanmaya başladı. İnternet kullanıcılarının bir kısmı sesini çıkarmak, tepki göstermek istiyordu. Bununla birlikte sanal dünya içerisinde aktivizim ve hacktivizm kendisini göstermeye başladı.
Hacktivizm Nereden Çıktı?
Literatürdeki çeşitli tanımlarına baktığımızda; ‘yasal açıdan belirsiz araçların politik sonuçlar peşinden sessiz bir şekilde kullanılmasıdır’ veya ‘bilgisayar korsanlığının özel yazılımlar yardımı ile alışılmadık ve genelde yasa dışı yollarla, bilgisayardan faydalanılan operasyonlar olarak adlandırıldığı noktada, bilgisayar korsanlığı ve aktivizmin çakışmasıdır.’ Hacktivizm, hacker ve aktivizm kelimelerinin birleşmesinden türemiştir ve daha basit bir şekilde tanımlandığında Hacktivizm; politik veya sosyal bir sorun için bilgisayar sisteminin veya teknolojisinin dikkat çekmeye yönelik eylemsel olarak, tepki gösterme amaçlı kullanılmasıdır.
Her ne kadar geçtiğimiz yıllarda, özellikle Guy Fawkes maskeli görsellerle birlikte adını duyduğumuz Anonymous, hacktivizm kültürünün popülerleşmiş bir oluşumu olsa da, aslında bir bilgisayar sistemine müdahale edebilen kişiler, yani ‘hacker’lar ile aktivist eylemlerin buluşma noktası çok daha eskiye dayanır. İlk kıvılcımların nerede meydana geldiği merak edildiğinde 1980’lerin sonuna kadar geriye gidilebilir. Bilgisayarlı aktivizm diye adlandırılabilecek ilk örneklere bakıldığında 1980’lerde kurulan PeaceNet adında bir haber grubu ile dikkat çeker. PeaceNet örneği söz konusu olduğunda salt hacktivizm diye tanımlamaktan ziyade bilgisayarlı aktivizm tanımı tercih edilir, çünkü bu dönemlerde bilgisayar teknolojisinin kullanım amacı dijital dünyada bir eylem gerçekleştirmekten ziyade oluşturulan haber grupları üzerinden bilgi akışını sağlama ve iletişim amaçlıdır.
Bugünün tanımıyla hacktivizmin oluşumuna şahit olmak için ise 90’lı yıllara gitmemiz gerekir. 90’lı yılların ortasında, internetin patlaması ile birlikte bilgisayar programlama bilgisine sahip, meraklı ve aktivist bireyler kendilerine seslerini çıkarabilecekleri yepyeni ve farklı kanallar keşfetmeye başlamışlardır. Böylelikle bilgisayar teknolojisinin sadece bilgi aktarımı ve iletişim amaçlı kullanılan bir yer olarak kalmayacağı, doğrudan eylem veya hareket yeri olarak da kullanılabileceğinin farkına varılmıştır. 1990’ların sonunda ise programlama bilgisine sahip bir grup aktivist, Electronic Disturbance Theater (EDT) adı altında bir araya gelerek Meksika yerlilerinin başkaldırısına destek amaçlı, sanal oturumlar yaratarak internet sitelerini geçici süreliğine işlevsiz hale getirebilen bir yazılım geliştirir. Dünyanın dört bir yanından bireyler ise bu yazılımı bilgisayarına indirerek eyleme destek olurlar. Ve böylelikle tam anlamıyla hacktivist bir eyleme şahit olundu.
Merkezsiz ve Lidersiz Topluluklar
Hacktivizm söz konusunda olduğunda bir çok farklı gruplardan ve oluşumlardan söz edebiliriz. Hacktivist gruplar kendi içlerinde tercih ettikleri eylem metodları, ideolojileri ya da görüşleri gibi açılardan farklılık gösterir. Fakat yapısal açıdan gruplardan farklı olarak oluşumunda gayri merkezi yapıyı temel almasından ve de bilinirliğinden dolayı Anonymous üzerinden hacktivizmin yapısının işleyişini gözden geçirmek ilgi çekicidir.
Geleneksel, sabit bir mesajı ve sürekliliği olan aktivist bir gruptan ziyade, Anonymous kendisini bir grup ya da topluluk olarak adlandırmayan dijital bir oluşumdur. Bu oluşum içerisinde kişiler sabit değildir, hiyerarşik bir yapısı yoktur, bir lider yoktur. Önder bir bireyden ziyade, bir fikirdir. Bu fikir ise, anonim bir şekilde karşıt olunan ve tepki göstermek istenilen bir olay için farklı cinsiyetten, dilden, dinden, ırktan, meslekten, yaştan bireylerin geçici süreliğine bir araya gelip dijital eylemler düzenlemesi üzerine kuruludur. Hatta bu oluşum kendi kendisini şu şekilde tanımlar; “Anonymous’a aslında birlikte kısa bir yolculuğa çıkan insan topluluğu denilebilir. İşe giderken otobüste veya trende tanışan kişiler gibi: Kısa süreliğine hepimiz aynı rotadayız, aynı amacı, hedefi veya beğenmeme durumunu paylaşırız. Ve birlikte çıktığımız bu kısa yolculukta belki dünyayı değiştirebiliriz.” Bir grup kişinin Anonymous adı altında Scientology’e eğlence amaçlı sataşmasıyla başlayan yolculuk, zamanla daha fazla kişi tarafından duyularak ve daha politik hale gelerek günümüze kadar gelmiştir. Zamanla bu oluşum, ortak toplumsal hassasiyeti olan bireylerin Anonymous adı altında, geçici bir süreliğine, dijital bir eylem gerçekleştirmek amacı ile bir araya geldiği bir şekle dönüşmüştür. Anonymous adı altında aynı anda oluşabilen, değindiği toplumsal problemleri birbirinden farklı olan ve birbirinden bağımsız geçici topluluklar, hedefledikleri operasyonlar amacına ulaştığında kendiliğinden dağılır.
Peki hacktivizm kelimesi içerisinde hack ve aktivizm kelimelerini barındırırken, hacktivist eylemlere dahil olan her bireyin illa hacker mı olması gerekir? Ya da hacktivist bir oluşumda ya da grupta yer alan bireylerin illa ileri seviye bilgisayar teknolojilerine hakim olması gerekir mi? Bu konu üzerine biraz araştırıldığında, hacktivizmin ilk zamanlarından beri kullanılan bir eylem tekniğinin – Anonymous tarafından da çok sık kullanılan – günümüze kadar geldiğini fark edebiliriz. Teknolojinin gelişmiş olmasına rağmen halen tercih edilen ve oluşturulan sanal oturumlarla hedef alınan bir sistemi geçici süreliğine kullanılamaz yada erişilemez bir hale getirmek üzerine kurulu bu tekniğin (DDOS) çok sık tercih ediliyor olması ilk bakışta şaşırtıcı gelebilir. Fakat bu yöntemin çok sık tercih edilebilir olması iki sebep ile bağdaştırılabilir. Birincisi bu yöntem aracılığıyla oluşturulan sanal oturumlar ile bir tür elektronik sivil itaatsizlik yaratmak mümkündür. Aktivist eylemler aracılığıyla sokaklarda tepki gösterme amaçlı yaratılan sivil itaatsizliğin, dijital dünyaya uyarlanmış bir versiyonu olarak değerlendirilebilir. Diğer bir sebebi ise bu yöntemin ileri seviye bir bilgisayar programlama bilgisi gerektirmemesidir. Böylelikle hacktivist oluşumlar sadece hackerların eylemde bulunabildiği kapalı bir grup olmaktan çıkar. Bu kolay öğretilebilir ve öğrenilebilir yöntem ile hacktivist eylemlerde bulunabilmek hem lokasyon, hem de ileri seviye bilgisayar programlama bilgisi ihtiyacından bağımsız bir hale gelir. Özellikle Anonymous benzeri sabit bir merkezi ve hiyerarşisi olmayan hacktivist oluşumlarda, bireyler dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsun, kendisinden kilometrelerce uzakta meydana gelen, hassasiyet duyduğu bir konuda, değişim yaratabilmek adına eyleme geçebilir hale gelir. Herhangi bir birey, ileri teknoloji bilgisine sahip olmadan da, kendi ideolojileri ve hassas noktaları doğrultusunda, sesini duyurmak istediği noktada hacktivist gruplara dahil olabilir.
Dijital Dünyanın Savunucuları
Hacktivizmin temelde neyi savunduğunu düşündüğümüzde, köklerinin hack ve hacker kültürüne uzandığını unutmamamız gerekir. Hacker, en genel anlamıyla, bir bilgisayar sistemine müdahale edebilme yeteneğine sahip kişidir ve yapılan araştırmalarda hackerlar motivasyonlarına göre beş gruba ayrılmıştır. Birinci grup tamamiyle merak ya da keyif amaçlı hack eylemlerini gerçekleştirirken, ikinci grup prestij amaçlı, üçüncü grup intikam ya da hesaplaşma amaçlı, dördüncü grup hırsızlık gibi maddi bir kazanç sağlamak amaçlı ve beşinci grup ise bir ideoloji amacı ile gerçekleştirir. Ve beşinci grupta olduğu gibi hackerların eylemlerini tetikleyen şey bir ideoloji olduğu noktada hacktivizmden söz edilebilir.
Hacker ve internet kültürünün temelleri; dijital dünyada şeffaflık, bilgi özgürlüğü ve ifade özgürlüğü üzerine kurulur. İnternetin ilk dönemlerinden beri hackerların enformasyonu özgür kılmaya yönelik bir tutkusu ve politik bir yönü dikkat çeker. Aktivizmin dijital dünyaya yansıması olarak değerlendirilebilir ve hacktivistler ise, kendi deyimleriyle, dijital dünyanın savunucusudur. Bu sebeple internete getirilen kısıtlamalar ve sansürler söz konusu olduğunda, hacktivist eylemlerin daha çok duyulması çok olasıdır. Diğer yandan hacktivist eylemlerin bazı yöntemlerinin kolay erişilebilir olması, kolay öğrenilebilir olması, anonim bir şekilde gerçekleştirilebilmesi ve uzaktan uygulanabilen bu eylemlerin coğrafi açıdan bir sınır tanımaması aktivist bireyleri de cesaretlendirir. Bu durum da hacktivist eylemlerin kapsama alanını yalnızca internet kültürünün temel haklarını savunmaktan öte bir noktaya geçirir. Yakın geçmişte, Arap Baharı’nda olduğu gibi toplumsal ayaklanmalara destek amaçlı hacktivist eylemlerden, savaş karşıtı protesto amaçlı eylemlere ya da Paris’te meydana gelen terör saldırılarına karşı gerçekleştirilen operasyonlara kadar birçok örneği görülebilir. Bu tür hacktivist eylemler bir taraftan yasa dışı kanun infazcısı rolünde yapılan eylemler olarak değerlendirilirken, diğer bir taraftan eylemlerin yıkıcıdan ziyade yapıcı olduğu ve pozitif bir değişim yaratabilecek nitelikte eylemler olarak bakılması gerektiği yönünde değerlendirilir.
Hacktivizm, online aktivizm ve siber terörizm arasında gri bir bölgede yer alır. Online aktivizm söz konusu olduğunda dijital dünya çoğunlukla bireyler arasında bilgi aktarımı ve iletişim amaçlı kullanılır. Eylemlerin hareket yeri ise gerçek dünyadır. Bu nedenle internet ve bilgisayar teknolojisinin kullanımı açısından online aktivizm daha beyaz bir alandadır. Siber terörizm söz konusu olduğunda ise eylemin yegane amacı yıkıcıdır ve sistemi yıpratmak, kalıcı bir hasar bırakmak, zarar vermek, ya da yok etmek üzerine kuruludur. Tüm bu eylemler ise dijital dünyada meydana gelir. Bu nedenle internet ve bilgisayar teknolojisinin kullanımı açısından siyah bir alandadır denilebilir. Hacktivizm söz konusu olduğunda ise eylemlerin doğrudan hareket yeri yine dijital dünyadır ve bu dijital dünyada yapılan eylemler bir soruna dikkat çekmeyi ve bu soruna dikkat çekmeye yönelik insanları sarsmayı amaçlar. Hacktivist eylemlerde tercih edilen teknikler yıkıcı veya yok edici özellik taşımaz. Elektronik ortamlarda yasaların veya hükümet politikalarının değiştirilmesini hedefleme amaçlı, şiddete dayanmayan vicdani eylemler anlamı taşıyan sivil itaatsizlikler yaratılır. Örnek olarak bir sistemi yok etmek yerine geçici süreliğine erişilemez hale getirir, aksaklık çıkarır. Ya da başka bir örnek olarak kişisel dataya el koyarlar, erişilemez hale getirirler fakat onu kişisel amaçlı kullanmazlar. Tam da bu noktada hacktivizm gri bir alanda kalmış olur. Ve yine tam da bu sebepten hacktivist eylemlerin etik yada yasal açıdan yorumlanması hala tartışılır ve kişiden kişiye hatta ülkeden ülkeye bu konuya olan yaklaşım değişkenlik gösterir. Hacktivist eylemlerde kullanılan metodları hukuki açıdan değerlendirmek mümkün olabilir, fakat kullanılan metodlar yasallık açısından ülkeden ülkeye farklılık gösterebilir. Her hacktivist grubun ya da oluşumun içerisinde kendine özgü dinamiği olsa bile etik açısından da hacktivizm için sivil itaatsizliğin etik kodları referans alınabilir.
Hacktivistler her ne kadar dijital dünyada var olsalar da hassas oldukları konularda sadece dijital dünyada değil, dijital dünya aracılığıyla gerçek dünyada da değişim yapmak istemektedirler. Hacktivizm bilgisayar teknolojisinden bu yana her zaman vardı ve her zaman var olacaktır. Değerli akademisyen Dr. Özgür Uçkan Anonymous gibi lidersiz ve merkezsiz yapıları çok güzel bir benzetmeyle tanımlar: “Oyunun kuralları değişti. (…) Örümcek, merkezileşmiş bir hayvandır; bacakları merkezi gövdesinden uzar; başını kesin, ölür…Denizyıldızı ise gayri-merkezi bir ağdır. Başı yoktur. Temel organları her bir kolda tekrarlanır. İkiye böldüğünüzde iki denizyıldızınız olur…” Gayri-merkezi hacktivist oluşumlar bir grup hacker veya bir örgütten ziyade topluluğun bir yansımasıdır, toplumsal bir soruna çıkarılmaya çalışılan ortak bir sestir. Hacktivist olsun olmasın, bilgiye daha kolay erişebilen bireyler internet kültürüne adapte oldukça şeffaflık, bilgi özgürlüğü, sansür gibi konularda daha da hassas hale gelmiştir. Gelişen teknoloji ve özellikle internet sadece hacktivistlerin dijital dünyada eylemsel yaratıcılıklarını ortaya koyabilecekleri yeni platformlar ve olanaklar yaratmaya devam edecektir. Dijital dünya ile gerçek dünya daha da entegre olmaya devam ettikçe hacktivizm ile aktivizmin de kol kola ilerlemesi kaçınılmaz olacaktır.
0 comments on “Dijital dünyanın ayaklanması: Hacktivizm”