Efendim merhaba.
Zaman zaman bir resim, afiş, fotoğraf gördüğümde, uzun uzun düşünürüm. Geçenlerde de yine öyle oldu. Bülent Varlık hoca bir görsel paylaştı e-posta ile.
O görselin orijinaline ulaşmak biraz zaman aldı. Alsın varsın. Onun üzerine düşüncelerimi paylaşmak istedim.
Racona Azami Özen
Ne kadar önemlidir, ne kadar nezaket ve incelik ister birisinden bir şey istemek.
Örneğin rahmetli babaannem Gül Hatun, “ölmüşlerinin canı için bir bardak su verir misin” derdi. Suyu içtikten sonra da; “sular gibi ömrün olsun” diye eklerdi.
Aileden, sokağa “insan – insan” ilişkilerinde bir adap, bir üslup vardı çocukluğumun İzmir’inde hatırlıyorum. Lütfensiz, ricasız talep de bulunmamayı öğrenmiştik büyüklerimizden.
İzmir Pasaportta eski Liman Çay Bahçesinde rahmetli şef Selami Ağabeyden çay isterken ya da Eşrefpaşa Pazaryerindeki meyhanede gramofondaki taş plak ezgileri arasında usulcacık rahmetli Akif Baba’ya rakı söylerken nezaketin elden bırakılmayacağı farklı bir ifade ile de racona azami özen gösterileceğinin farkında idik.
Gerçekten de Önce Ekmekler mi bozuldu
Sevgili Oktay Akbal ustamız-büyüğümüz Önce Ekmekler Bozuldu isimli kitabını yazdığında, sabah seherindeki günaydınlar, iyi günler veya sabah şerifleriniz hayırlı olsun dilekleri, gündelik hayattan körfezin ufkunda kaybolan fırtına kanatlı martılar gibi yok olup gitmişlerdi.
Geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz Cumhuriyet Çınarı Müşfik Kenter Ustanın bir kaç dizesi ile konumuza dönelim: (…) Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında? Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?..”
Kahvede Tatlı Dile Iskonto
Hatırlarsanız, gazetemizde Ertan Anlı Hoca, 15 Ağustos tarihli Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Var başlıklı yazısında kahvenin etimolojisi dâhil, tarihini ve çeşitlerini keyifli bir şekilde anlatmıştı. O nedenle, biz sadece görsele odaklanalım.
Dünyanın en çok ayaküstü kahve içilen ülkelerinin başında gelir İtalya.
Fast – food’a karşı Slow-food Hareketini geliştiren, kendi yerel lezzetlerine ve usullerine haklı bir kıskançlıkla sahip çıkan İtalya’da ilginç ve çok anlamlı bir afiş, yazımıza konu ettiğimiz görsel.
Gelin yakından bakıp Türkçeleştirelim.
Efendim birinci satırda;
-Un caffé € 3,00 yani bizim dilimizde söyleyelim;
– Bir kahve 3 Avro
İkinci satırla beraber ıskonto başlıyor;
–Un caffé per favore € 2,00 yine bizim dilimize çevirirsek;
– Bir kahve lütfen, 2 Avro.
Gördünüz mü bir tek “lütfen” kelimesi, 1 Avro azalttı bile fiyatı.
Ve üçüncü satır, bir anlamda altın vuruş;
–Buongiorno mi fa un caffé per favore € 1,00. Çok hoş değil mi?
–Günaydın, lütfen bana bir kahve yapar mısınız. 1 Avro.
Nasıl ama?
Nerede ise her ilave nazik sözcük için 1 Avro azalıyor fiyat.
Boşuna dememiş büyüklerimiz; Tatlı dil, yılanı bile deliğinden çıkarır diye.
Ağzımızın tadı bozulmasın.
Sağlık ve dostlukla
0 comments on “KAHVEDE TATLI DİL İSKONTOSU”