Türkiye bir seçime gidiyor. Seçimin en önemli tartışma noktalarından birisi HDP’nin barajı aşıp aşmayacağı konusudur. Her gün bu konu tartışılırken siyasetin sarkaç etkisi aklımıza geliyor. Siz HDP’nin bu seçimleri domine etmesinin arka planını nasıl görüyorsunuz?
HDP, Türkiye siyasetinde çok uzun yıllardır var olan ancak yeterince kullanılamayan bir dinamiği harekete geçirdi. Bu dinamik de Kürt siyasi hareketi ile yıllardır bu hareketin en yakınında durmuş, zaman zaman sert eleştiriler yöneltmiş olsa da, Kürt hareketinin Türkiye’deki belki de tek tutarlı dostu olmuş olan sosyalistlerin (en azından seçimlerde) birlikte örgütlenmesiydi. Bu örgütlenme, Kürt kitlesine sıkışmış ve bu kitlenin de yarısının seçmen desteğini alabilen Kürt hareketi için ülke siyasetinde makro düzlemde söz söyleme olanağını getirecekti. Sosyalistler içinse, örgütlenme düzeyini genişletmek ve kamplaşan siyaset alanı içinde iyiden iyiye azalan gücünü toparlamak anlamına geliyordu. Yıllardır bu birlikteliğin önünde çeşitli engeller vardı ama en büyük engel savaşın sürmesiydi.
2013 başından bu yana yaşanan çatışmasızlık ortamı, önce halkın birlikte demokratik mücalesinin önünü açtı, bunu Gezi’de gördük. İkinci olarak da Kürt hareketine önyargıların büyük ölçüde kırılmasını sağlayacak gelişmeler yaşandı. Çatışmasızlık sürecini en iyi kullanan kuşkusuz Kürt hareketi oldu ve bu dönemi ülke siyasetine makro müdahaleye dönüştürebilmek için yıllardır konuşulan ancak bir türlü başarılamayan HDP projesinde insiyatifi ele alarak çok az kişinin öngördüğü bir güce, kısa sürede ulaştı. Bunda Selahattin Demirtaş’ın söyleminde simgeleşen “kimlik siyasetenin aşılmasının” çok büyük etkisi oldu. Yıllardır seçmeni özgür tercihler yapmak yerine kimliksel zorunluluklara hapseden siyaset alanını genişleten bu söylem, şaşırtıcı biçimde toplumun bütün kesimlerinde öyle ya da böyle bir etki yarattı.
Bu etki de en çok kendisini Kürt hareketine mesafeli durmuş muhafazakar ve Alevi Kürt seçmenlerde gösterdi. Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oylar gösteriyor ki, daha önce Kürt siyasi hareketinin etki alanına girmemiş olan bu iki kesimden bir yöneliş vardır. Bu yöneliş de daha önce AKP’ye ve CHP’ye oy veren sayıları azımsanmayacak Kürt seçmenlerin bir şekilde HDP’ye yöneldiğini gösteriyor. Yani aslında HDP ile “Türkiyelileşme” hedefine yürümek isteyen Kürt hareketi, bu politikası ile Kürt seçmeni daha çok etkiliyor. Bunda Kürt hareketinin yıllardır silahla özdeşleştirilen meşruiyet problemini HDP ile aşmasının çok büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.
Bunların yanı sıra seçim aritmetiği de HDP için muazzam bir olanak ortaya çıkardı. HDP’nin barajı aşmaması halinde AKP’nin Anayasa’yı değiştirecek bir çoğunluğa ulaşacak olması, normal şartlar altında HDP’ye oy vermeyecek birçok seçmeni anti-AKP duygularla HDP’ye yöneltiyor. Kerhen de olsa verilen her oy o partiyle bir bağ oluşturduğu için HDP’ye sadece seçimde değil, sonrasında da büyük bir örgütlenme olanağı sunuyor.
Bu gelişmeler sessiz sedasız hazırlık içinde olan MHP’yi nasıl etkiler? Siyasetin ilgisi HDP’ye doğru savrulurken, sarkaç etkisi nedeniyle MHP’de bir çekim noktasına dönüşmekte midir? (Kürt milliyetçiliğinden Türk milliyetçiliğine).
Aslında HDP’ye yönelen oyların “Kürt milliyetçiliğinin” aldığı oylar olarak değerlendirilmesine katılmıyorum. Demin de söylediğim üzere burada Kürt siyasi hareketi ile sosyalistlerin bir araya gelerek oluşturduğu bir tür cephe örgütü var ve bu örgütün söyleminde Kürt milliyetçiliğine pek rastlamıyoruz. Aksine, HDP daha çok kendilerinin radikal demokrasi olarak ifade ettikleri liberter sol bir söylemle oy almayı düşünüyor. Bunun aksi bir söylem de zaten birleştirici olamaz. Yani bu partiye oy veren ya da vermesi hedeflenen Kürt, Türk, Alevi, Sünni, Yezidi vs. seçmen kitlesinin tek birleştirici harcı da demokrasi ve emek eksenli bir sol söylem olabilir. MHP’de görünen ve ne kadar etkili olacağını kestiremediğim kıpırdanmanın ana nedeninin ise AKP’den kopmakta olan sağ seçmenin arayışı olduğunu ifade edebilirim. Ekonomik sıkıntılar, yolsuzluklar, AKP içindeki kavgalar vs nedeni ile ortaya çıkan yıpranma, hoşnutsuz bazı kesimleri MHP’ye yöneltiyor olabilir. Burada MHP’ye yöneliminin temel nedenin çözüm süreci olmadığını düşünüyorum. Öyle olsaydı bu yönelme daha once yaşınırdı. Dolayısıyla HDP’nin ve MHP’nin oylarını artırma potansiyellerinin birbirlerinin zıttı olmalarından kaynaklandığı gibi bir düşünce bana yanlış ve eksik geliyor.
AKP ve CHP tabanlarından bu sarkacın her iki yanına bir akma görüyor musunuz?
AKP ve CHP’den HDP ve MHP’ye hatırı sayılır oranda bir oy gidebileceğini düşünüyorum. Üstelik bu 2 büyük partiden diğer 2 partiye bu türde oy geçişkenliğinin olmasının da siyasi hayatı bir ölçüde kimlik siyasetinden arındırabileceği gibi bir umudum dahi var. Elbette MHP’ye yönelecek oyların, çözüm süreci karşıtlığı üzerinden olduğu gibi bir yanlış algıyla politikalar üretilirse bu hem yanlış sonuçlar doğurur hem de kimlik siyasetini keskinleştirir.
CHP bu süreçten nasıl etkilenecektir?
Bu seçimde CHP’nin oylarının ne olacağı konusu şu anda kestirilemiyor. Anketler 30 ile 22 arasında değişiyor. Parti yönetiminin koyduğu hedefin yüzde 35 olduğunu göz önüne alırsak CHP’nin de büyük değişimler beklemediğini söyleyebiliriz. Ekonomik göstergelerdeki kötüleşmelerin artması bir ölçüde CHP’nin oylarını artırabilir. Bir başka faktör de HDP’ye baraj desteği verecek olan CHP seçmenin sayısı olacak. AKP’nin Başkanlık sistemine gideceği korkusunun tetiklemesiyle anketlere yansımayan sürpriz sonuçlar çıkabilir. Ama aynı zamanda HDP’ye ve Kürt hareketine olan geleneksel “sosyal demokrasi” uzaklığı, bu seçmeni sandık başında yeniden partilerine (CHP’ye) oy vermeye yöneltebilir. Sandık başı psikolojisinin ve bu psikolojinin oluşacağı seçim kampanyasının bu anlamda çok belirleyeci olacağını düşünüyorum. Özellikle kampanyanın son düzlüğündeki mesajlar HDP’de oy patlaması sağlayabileceği gibi CHP’den gidecek oylanrı çok sınırlayabilir ve bu da HDP’yi baraj altında tutabilir. Burada AKP’nin Çağlayan Adliyesi’nde savcının öldürülmesinden sonra net olarak su yüzüne çıkardığı “kamplaştırıcı, mezhepçi ve toplumsal barışı bozucu” politikalarının seçim atmosferini zehirleyebileceğini söylemek gerek. Alevi düşmanlığının ve milliyetçi söylemlerin daha önceki seçimlerde işe yaradığını gören AKP yine aynı tehlikeli söylemi tedavüle sokuyor. Bunda ne kadar başarılı olacağını ise siyasi partilerin seçim kampanyalarındaki performansları ve basiretleri belirleyecek.
Çok teşekkür ediyorum bize zaman ayırıp, sorularımıza cevap verdiğiniz için.
Ben teşekkür ederim.
0 comments on “KEMAL GÖKTAŞ: HDP VE MHP’YE OY GEÇİŞKENLİĞİ SİYASİ HAYATI KİMLİK SİYASETİNDEN ARINDIRABİLİR”