Demokratik bir sistemle yönetilen Türkiye Cumhuriyeti’nde haber alma hakkı ve basın/ifade özgürlüğü sizce çağdaş ve özgün bir biçimde uygulanıyor mu?
Maalesef hayır. Basın ve ifade özgürlüğü konusunda Türkiye’nin dünya sıralamasında çok gerilerde bulunması, uluslararası itibarlı raporlarda Türk medyasının “özgür değil” kategorisinde yer alması esef vericidir. Bu durum ülkemizde söz konusu konuda acil iyileştirmeler yapılması gerektiğinin açık bir göstergesiyken gelişmeler durumun daha da kötüye gitmekte olduğuna işaret etmektedir.
2016’da yaşanan darbe girişiminden sonra engel yasalar ve kararnameler gazetecilik mesleğini icra edenleri nasıl etkilemektedir?
Çağdaş demokrasinin temel direklerinden olan ifade ve basın özgürlüğünün uygulanmasına engel yasalar, kararnameler ve akreditasyon duvarlarıyla, temel görevi halka haberi zamanında ve doğru olarak iletmek olan gazetecinin görevini layıkıyla yerine getirmesi olanaksız kılınmakta, dolayısıyla da halkın haber alma hakkı ihlal edilmektedir. OHAL, haklar ve özgürlükler alanında yeni kısıtlamaları ve sorunları beraberinde getirmiştir. Türkiye’nin uluslararası kurumlarca hapiste en fazla gazeteci bulunduran ülkelerden biri olarak gösterilmesi; sayısız gazetecinin günümüz Türkiyesinde cezaevlerinde çile doldurmakta olması ve en kötüsü gazetecilerin iş, aş, güvenlik ve ya çevre kaygılarıyla kendi kendilerine oto sansür uygulamaları bugünün acı gerçeklerindendir.
Medya üzerindeki baskılar; Doğrudan siyasi erk baskıları, Bürokrasi ve özerk kamu kurumları yoluyla baskı, Siyasi erkin ve bürokrasinin reklam verenleri etkilemesi yoluyla baskı, Medya sahipliği üzerinden baskı olmak üzere dört şekilde gerçekleşmektedir. Medya mensuplarına yönelik uygulamalar Türkiye’de gazeteciliğin ne kadar zor bir meslek olduğunu gözler önüne sermektedir.
Yandaş, candaş ve merkez medya nitelemeleri yapılırken gazetecilerin özgür ve tarafsız haber yapabilmesi nasıl mümkün olabilir?
Bu tanımlamaları elbette kabul etmiyoruz. Söz konusu nitelemelerle tüm medyanın kutuplara ayrılması, temel görevi tarafsız haberlerle halkı bilgilendirmek olan meslek gerekliliklerimize aykırıdır. Gazeteciler özgür, tarafsız ve temel işlevi olan doğru ve zamanında haberlerle kamuoyunun bilgilendirme görevini yerine getirirken, patronların insafına terk edilmemelidir.
İfade basın özgürlüğünün sağlanması, hatta oto sansürün önüne geçilmesi için gazetecilere nasıl görevler düşmektedir?
Sendikasızlaştırmaya karşı dik durulmalı, hak ve özgürlüklerin genişletilerek güvence altına alınması için çabalanmalıdır. Medyanın siyasi kutuplaşması ve basın emekçilerinin birbirlerine karşı düşmanca davranışlarının önüne geçilmelidir. Gazetecilere karşı yapılan saldırılara karşı dayanışma içerisinde bulunulmalıdır. Basın kuruluşları, diğer basın kuruluşlarına yönelik hedef gösterici tarzda yayınlar yapmamalı, siyasetçilerin bu amaçlı söylemlerine geniş yer vermemelidirler.
Ankara gazeteciler cemiyeti ifade özgürlüğünün sağlanması ve/ya da güçlendirilmesi için meslektaşlarına nasıl destek olmaktadır?
2014-2015 yılları arasında Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu “Sivil Düşün Ağlar ve Platformlar Hibe Programı” desteğiyle yürütülen, 2016 yılından beri de cemiyetimizin kendi imkânlarıyla devam ettirilen “Özgürlük İçin Basın (ÖİB)” “Press For Freedom” (PFF)” projesiyle ifade ve basın özgürlüğü için bir platform oluşturarak karar alma sürecini etkileyen medya personelinin sivil toplum yapısının kapasitesini arttırmayı hedeflemekteyiz. İfade ve basın özgürlüğü konusundaki ihlaller, akademisyenler, gazeteciler ve uzmanlar tarafından oluşturulan ekibimiz tarafından kayıt altına alınarak aylık raporlarla desteklenmektedir. Medya mensuplarına karşı açılan davalar, tutuklu-tutuksuz yargılanmalar, verilen hapis cezaları, ötelenen cezalar ve yoğunlaşan hakaret davaları ile suç duyuruları ÖİB raporlarında açık kaynaklar üzerinden derlenmektedir. ÖİB’nin, her yılın sonunda yapılan tüm komite üyeleri ve diğer katılımcılarla gerçekleştirilen geniş katılımlı değerlendirme toplantılarında sonuç bildirgesi sunulur.
Özgürlük için basın projesi, medya çalışanlarıyla birlikte sivil toplumun da desteğini alarak basın özgürlüğü üzerinden bir kamuoyu oluşturabilir mi? Bu doğrultuda proje özgür ve hak temelli bir basın için umut olabilir mi?
Asıl amacımız, medya mensuplarının sivil toplum yapısındaki kapasitesini arttırarak demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularındaki kamuoyu tartışmalarına katılan daha dinamik bir sivil toplum yaratmaktır. ÖİB projesiyle birlikte basın ve ifade özgürlüğü temelli farkındalık yaratmak, gazetecilerin siyasal ve sermaye baskıları sebebiyle yaşadığı mağduriyete dikkat çekmektir. Demokratik mekanizmaların temel ögelerinden olan halkın haber alma hakkının önündeki engellerden biri olan tekelleşmeler sonucunda siyasi iktidarların gazetecilere ve medya gruplarına baskı ve müdahaleleri, gözler önüne sermekteyiz. Türk basınını siyasetin ve sermayenin güdümünden kurtarıp sansür ve oto sansür uygulamalarından uzaklaştırarak ifade özgürlüğü alanında umudu yeşertecek olan siyasal iktidardır.
www.gazetecilercemiyeti.org.tr
www.pressforfreedom.org
https://twitter.com/pff_ozgurluk
0 comments on “YUSUF KANLI: TÜRK BASINI, SİYASETİN DE SERMAYENİN DE GÜDÜMÜNDEN KURTARILMALI”