Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Kimya Bölümü’nde öğretim üyesi Prof. Dr. İnci Gökmen, ODTÜ Ormanı’nın için geçecek yol için protokolü imzalayan ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök’e açık bir mektup yazdı.
Rektör Kök, rektörlük seçimlerinde ikinci gelmiş ancak Recep Tayyip Erdoğan tarafından 29 Temmuz 2016’da rektör olarak atanmıştı.
ODTÜ Petrol Mühendisliği mezunu olan Kök, rektörlüğe adaylığını koyduğu dönemde programını açıklarken yönetim anlayışını şu sözlerle tarif etmişti:
“… yönetim anlayışımız temelde katılımcı, tutarlı, çağdaş, ulaşılabilir, sorgulanabilir, insan odaklı, hukuka ve etik değerlere saygılı, yetki ve sorumlulukların paylaşıldığı, bilgiye dayalı yeni karar alma mekanizmalarını içeren, iletişimde teknolojiyi en üst seviyede kullanan, esnek ve dinamik”…
Prof. Dr. İnci Gökmen’in rektöre açık mektubunu yayınlıyoruz.
Sayın Rektörüm
11 Eylül tarihinde sizden gelen ODTÜ’den geçen yola ilişkin mesajınız üzerine aşağıdaki yazıyı kaleme alma gereğini duydum.
ODTÜ mezunuyum, bizden önceki ODTÜ’lüler, bizim kuşak ve sonrakiler kim bilir kaç kez ağaç dikme şenliklerine katılarak binlerce ağaç diktik. Yurtta kalan arkadaşlarım yataklarından uyandırılarak ağaç dikmeye götürüldüklerini söylediler. Yani ODTÜ ormanını 50-60 senede hepimiz oluşturduk. Ve bununla iftihar ettik. Orman ODTÜ’nün Ankara’ya en büyük armağanıdır. Dün bir grup ormancı arkadaşla yol için yok edilen alana gidip o korkunç katliamı görünce ne kadar üzüldüğümü anlatamam. Canım ODTÜ ormanını savunamamak, koruyamamak ve hunharca bir kısmının yok edilmesi, bir kısmının kopartılması benim için kabul edilir bir durum değil. Tansiyonum çıktı, hastalandım. Tüm Ankara’ya hayat veren ormanımızın bir kısmı bir gecede yok edildi. Ama üzülecek zamanımız olmamalı. Gerisi gelebilir.
Yazınızda ‘arazi bütünlüğümüzü ve kamu yararını gözeten titiz bir yaklaşım içinde olduğunuzu’ ifade ediyorsunuz.
Yol ile birlikte ormandan kopartılan alanın en az 90 hektar = 900 dekar= 900 000 metrekare olduğu dile getirildi. Karayolu yapılınca onun dışında kalan ve karayolunun iki üç misli alanı nasıl koruyup, sahip çıkabileceğimizi öngöremiyorum. ‘Kamu yararı’ yol demek değildir.
Ormanın sağladığı kamu yararlarına bakarsak (bir ağaç 10 kişinin soluduğu oksijeni üretiyor, orman insanlığın ve yaşamın özü olan biyoçeşitliliği sağlıyor, ağaçlar fosil yakıt tüketimiyle salınan ve iklim değişikliğine neden olan karbon dioksiti soğurup bu etkiyi azaltan en önemli araçlar.
En sıcak günlerde bile bir ağacın gölgesi serinlik sağlar. Ağaçlar iklimi düzenler, yağmuru çeker, sel baskınlarını engeller, yeraltı sularının yenilenmesini sağlarlar, rüzgarı ve gürültüyü keserler, erozyonu engellerler, toprağı ve havayı temizlerler ve ürünleriyle bizi beslerler.
Bazı doğal ilaçlar ormandan elde edilir. Kağıttan mobilyaya pek çok ürün ormanın hediyesidir bize. Pek çok kişi de ormandan geçinir. Orman güzelliktir. Orman spor alanı sağlar, yaratıcılığı artırır, hatta uzun yaşamamıza katkısı vardır…..). Daha neler neler yazılabilir ormanlar hakkında. Bunlardan önemli kamu yararı olur mu?
Yazınızda ‘sürecin her aşamasında paydaşlarınıza bilgilendirme yapıldığını’ ifade ediyorsunuz. Keşke bilgilendirmenin ötesine geçebilseniz ve katılımcı bir süreci ODTÜ’de başlatarak böyle önemli bir olayda karar vermeyi öğrencisiyle, öğretim üyesiyle, çalışanları ve mezunlarıyla birlikte örebilseydik.
Türkiye’ye pek çok konuda örnek olan ODTÜ katılımcı karar verme örneğini sergileyebilse, ne harika olurdu. Tek taraflı bilgi verince bir kaç kişi bu konuda yazıyor ama kararlar verilmiş atı alan Üsküdar’ı çoktaaan geçmiş oluyor. OHAL döneminde yazı yazanlar da iyice azaldı. Bu ülkenin öncüsü olmak durumundaki üniversitelere bu hiç yakışmıyor. Biz susarsak ülke dilsiz kalır. Üniversite konuşmalı, yeni fikirlerle topluma yol göstermelidir. Aksi takdirde sizin de belirttiğiniz gibi yapılan itirazlarınız reddedilecektir. Oysa tüm üniversite paydaşları kenetlenebilse itirazlar dikkate alınabilirdi. Belki de Bilkent yolu iyileştirilerek bu süreç çözülebilirdi.
Doğrusu tanık olduklarım ışığında tünel yolun yapımı konusunda da çok iyimser değilim ve bu yolların arkasından başka yollar, Eymir vs pek çok yerin tehdit altında olduğuna inanıyorum. Bunda yalnız da değilim. Pek çoğumuz böyle düşünüyoruz. Hırsız bir evde kolaylıkla soygun yapacağını görünce oraya dadanır, bırakmaz…
Aşağıya kopyaladığım protokole gelince İncek Bulvarı bağlantısı için yapılan saldırılar az bile olmuş. Böyle açık bir protokolde istenirse o 4.8 km’de daha neler neler yapılır! Neden bu kısımın da ODTÜ’nün denetim ve gözetiminde yapılması protokole konulmadı? Bir gecede 4,8 km yol açılınca hiç bir ağaç sökülmemiş, makinalarla cayır cayır yıkılmıştır. Ve maalesef ülkemizde ağaç deyince belli bir boyutun üzerindeki çam ağacı anlaşılmaktadır. Alıçlar, ahlatlar ve diğer pek çok ağaç ve çalı türü bitkiler sayılmaz bile. Hele de bozkır, neymiş ki. Sökülen ağaçların yerine ithal, bu coğrafyaya alışık olmayan ağaçlar dikilmekte onların bir kısmı da çok kısa sürede ölmektedir. İstemez kalsın. Ağaç dikmenin orman olmadığını belediye yetkilileri de bilmelidir.
Şimdi imzalanan protokole ilişkin valilik açıklamasına bakalım.
3. Proje kapsamında nakledilecek veya kaldırılacak ağaç ve çalı gruplarının 2 katından az olmamak üzere ağaç ve çalı grubu, Orta Doğu Teknik Üniversitesinin göstereceği alanlara dikilecek ve yol güzergahının her iki tarafında kalan kısımlar Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından ağaçlandırılacaktır.
4. Proje kapsamında yol olarak kullanılan 36 hektarlık alan karşılığı olarak Orta Doğu Teknik Üniversitesi alanına bitişik veya en yakın bölgeden 36 hektardan az olmamak üzere alan, Ankara Valiliği’nin koordinasyonunda Orta Doğu Teknik Üniversitesine tahsis edilecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
ANKARA VALİLİĞİ
Eğer protokol bundan ibaret ise çok az ve öz ve de istismara açık bir anlaşma olmuş.
“Protokolde, alandan çıkarılan ağaç miktarının tespit edilmesini izleyerek, bu miktarın iki katından az olmamak üzere arazimiz içinde Üniversitemizin belirleyeceği bir alanda ağaç dikileceği de teminat altına alınmıştır” deniliyor.
Peki araziden kaç tane, hangi tür ağaç ‘çıkartılmıştır’ ? Biliyor musunuz?
“Protokolün bir diğer önemli kazanımı da Eskişehir Yolu’na paralel olarak arazimiz sınırları içinde yeraltından geçmesi öngörülen tünel yolun yapımında yüzeyde işlem ve inşaat yapılmayacağının hükme bağlanmasıdır.
“Protokol maddelerine uyulmaması durumunda ise gereken idari ve hukuki girişimlerde bulunulacaktır.”
***
* Bu hükümlere nasıl güvenip tünelin düzgün yapılabileceğinden emin olacağız? Bu tünelin aç kapa yapılmayacağı zaten koruma amaçlı imar planında vardı ama çıkartıldı.
* İdari ve hukuki girişimler bize gerçekten bir şey sağlayacak mı? Ormandan izinsiz ağaç kesilmesi mevcut yasaya göre suç ama dinlendi mi?
* Söz konusu yaşayan bir canlının katli olunca onu hiç bir şey geri getiremez, bir canlı diğer canlının yerini tutamaz.
* Ulaşım konusunda üniversitemin önderlik yapıp geliştireceği seçeneklerden daha önceki mesajlarımda söz etmiştim. ODTÜ Türkiye için daha yeşil ve sağlıklı bir ulaşım modelini geliştirme potansiyeline sahip. Yeter ki bu konuya öncelik verelim. Gönlüm ODTÜ ormanı daha fazla zarar görmeden bu alternatiflerin hayata geçirilmesinden yana. Kemal Kurdaş anıtında onun şu sözü yazılı “Geriye hiç bakmadım, çünkü geride ne bıraktığımı gayet iyi biliyorum. Çağdaş ve güçlü bir üniversite ile yemyeşil bir dünya”. ODTÜ bize atalarımızdan miras ama aslında çocuklarımızın emaneti. Emaneti iyi korumalı ve gelecek nesillere teslim etmeliyiz. O zaman biz de arkamıza bakmayız.
* En kısa zamanda ODTÜ bileşenlerini yeniden bir araya getirecek bir toplantı yapmanızı ve bundan sonraki süreçte nasıl birlikte hareket edeceğimizi karar verebilmeyi çok isterim. Biz birlikte güçlü oluruz. Şu an dayanışma en ihtiyacımız olan şey.
Saygılarımla
İnci Gökmen
0 comments on “ODTÜ’YÜ YOL GEÇİREREK YOK EDEMEZSİNİZ”