12-SİYASETİN FİNANSMANI DÜNYADAN

SANDERS, ABD’NİN ÜÇÜNCÜ SİYASİ PARTİSİNİN TEMELİNİ ATABİLİR

​Lütfen birkaç dakikalığına da olsa şüphelerinizi bir kenara bırakıp Bernie Sanders’in Demokratik Parti’den başkanlık adaylığı için yürüttüğü kampanyanın ilerici ABD siyasetinde nasıl büyük bir değişim ihtimali yarattığını değerlendirin: Demokratlar ve Cumhuriyetçilerden bağımsız üçüncü bir siyasi parti ihtimali.

Bu yeni, bağımsız finanse edilen siyasi parti, Sanders’ın “siyasette devrim” çağrısını bir hayal olmaktan çıkarıp ilham verici bir liderden gelen bir çağrıya dönüştürebilir. Bu yeni durum, şu anki parçalanmış siyasi hareket kültürümüzü bilinçli olarak bütünleştirebilir ve Sanders’ın anlamlı “siyasi devrim” sözünü bir araç gibi kullanabilir: Derin bir kurumsal ve kültürel reform.

Tam anlamıyla halk tarafından yönetilen ve kaynakların herkesçe kullanılabildiği, ayrımcılığın hiçbir temelde bulunmadığı –cinsiyet, cinsel yönelim, dini inanç, ırk ya da ulus- bir toplum inşa ederek ülkemizin büyük özlemine cevap verilebilir.

İki partili siyasi tekel

Temelde siyasi partiler, pazarlama ve kaynak geliştirme mekanizmalarıdır. Yıllar içerisinde Demokratlar ve Cumhuriyetçiler daha çok büyüyüp daha çok kaynak elde ettiler ve bunu yaparken de rakip olabilecek aktörleri etkili bir biçimde engellendiler. Kolektif bir şekilde tekellerine aldıkları kaynaklarla kampanyalarını finanse edip isimlerini duyurdular – sadece 2012 seçiminde 7 milyar dolar harcadılar. Böylece siyasi söyleme de egemen olmuş oluyorlardı. ABD siyaseti, bilhassa ulusal ölçekte, hiçbir zaman iki partili tekelden bağımsız olarak var olmamıştır.

İki partili sistem zenginlere güvenerek –özellikle çok çok zenginlere- toplumumuzun büyük bir kısmını oy hakkını kullanmaktan mahrum etmiştir. Toplumun neredeyse yarısının hiçbir mal varlığı yoktur: Onlar, bu “demokrasinin” içinde yer alabilmek için ödenmesi gereken paraya sahip değildirler. Siyasi açıdan görünmezdirler.

Finansal kaynaklar, bugüne kadar herhangi yeni bir siyasi partinin oluşumunun önündeki en önemli engellerden olmuştur. Bir siyasi parti isminin tanınmasına ihtiyaç duyar. Fakat hem isminin tanınması için hem de kampanyalarını finanse edebilmek için de paraya ihtiyacı vardır. Bağımsız bir siyasi parti ihtimali, ABD siyasetinin “kısır döngü”süyle yok ediliyor: isminizin bilinmesi için paraya, para için ise isminizin tanınmasına ihtiyacınız vardır. İkili partiye ek olarak başka partilerin siyasete dâhil olabilmesi için hiçbir etkin yol yoktur. Yeşil Parti’ye (Green Party) şöyle bir bakmanız yeterlidir. Yirmi yılı aşkın bir süredir Sanders’inkine çok benzeyen bir demokrat sosyalist ve anti-emperyalist temelde bağımsız ve kitle kaynaklı kampanyalar yürütmesine rağmen hala cumhurbaşkanlığı seçimlerinde önemli bir görünürlüğe ulaşamamıştır.

Öyle görünüyor ki Sanders, Demokratik Parti isminin tanınmışlığından faydalanarak üçüncü parti kısır döngüsünü atlatmış durumda. Bu kampanya bilinçli ya da bilinçsiz, bir noktaya ulaşmış gibi görünüyor. Artık başkanlık kampanyası veya sonrası için Demokratik Parti’ye ihtiyacı bulunmuyor. Aslında kampanya şimdiden kaynak geliştirme taslağının altyapısını oluşturmuş durumda ki bu da herhangi bir siyasi partinin belkemiğini oluşturmaktadır.

Daha da iyisi, genel seçim Kasım’da. ABD’de tarihin en uzun süreli bağımsız Kongre üyesi olmayı başaran tecrübeli siyasetçi Sanders’ın, seçim kampanyasını yeni bir partiye dönüştürmek için yarım yıldan uzun süresi bulunuyor. Ama bunu yapar mı? İşte bir senaryo:

Sanders, defalarca Temmuz’daki kongreye kadar Demokratik birincil içerisinde kalacağına söz vermişti. Bu durum Sanders’in kampanyasına; tanınabilmesi, televizyonda reklam vererek kaynak elde edebilmesi, haber yapılabilmesi (orantısız bir şekilde kısa yer verilse de), ve Amerikan seçmenlerine fikirlerini ulaştırabilmek için ülke genelinde seyahat edebilmesi için hiç yoktan üç ay kazandırdı.

O noktada Sanders, Demokratik Parti adaylığını kaybetse de kampanyasının genel seçimlerde yarışabilecek kadar halk desteğine sahip olduğunu göstermiş durumda. Sanders’in kampanyası Demokratik birincil delegelerin yüzde 50’ye yakınını (en az yüzde 40) kazanmış olacak. Siyasetimiz üzerinde hala etkisini sürdüren Bağımsız Sanders adaylığı için en büyük tehdit şimdiye kadar kampanyasını desteklemiş olan insanların bundan vazgeçmeleridir. Fakat Sanders kaybedeceğini anlarsa seçime bir hafta kala, Cumhuriyetçilerin başkanlığını önlemek için destekçilerini Clinton’a oy vermeleri yönünde teşvik edebilir.

Kazanması ise neredeyse imkânsız bir mücadeledir. Fakat yine söylemekte fayda var ki Sanders’in genel seçimleri kazanması gerekmiyor. Yapmaya çalıştığı yeni bir siyasi parti oluşturmak. Sanders şimdiye kadar 6 milyon kişinin bağışlarıyla 140 milyon dolar elde etti.

Yeni bir partinin medyadaki varlığını inşa etmek

Öncelikle Sanders, kampanya bütçesinin geleneksel medyada doğru yönde kullanılamayacağının bilincine varmalıdır. Kurumsal yaygın medya kesinlikle piyasadaki güçlere mahkumdur. Yaygın medya tarafından yayınlanan şeylerin amacı, izleyiciler ve dinleyiciler üzerinde etki yaratıp reklamları satmaktır. Reklamların bilgi gibi satıldığı bu sistemde var olmak için ödenmesi gereken, Sanders için çok fazladır – sadece iki partinin bu süreçte televizyonlara toplam 1 milyar dolardan daha fazla ilan vereceği tahmin ediliyor. Sanders, kurumsal yaygın medyayı fikirlerini yaymak için kullanamayacağını kabul etmelidir.

Bunun yerine Sanders’ın kampanyası kendi medyasının mekanizmasını oluşturabilir. Örneğin 24 saat yayın yapacak bir Youtube kanalı düzenlenebilir ve Sanders’in kampanyasının profesyonel bir kapsama ulaşması için önemli yatırımlar yapılabilir. Kampanya, bu bağımsız medya platformunu politik eğitim ve farkındalık için de kullanabilir.

Uzmanlar ve ilgili kişiler, bu kanal aracılığıyla maruz kaldığımız problemleri anlatabilir –kampanya finansmanı, gelir dağılımındaki eşitsizlik, ırkçılık, doğa tahribatı, ABD’nin kalıcılaşan savaşları – ve insanların yaygın medyada hiçbir zaman göremeyeceği potansiyel kurumsal çözümler önerebilir.

Sanders’ın kampanyası ile ilgili bağımsız bir medya kanalı hem kampanyanın tanıtımını yapabilir hem de ilerici ABD kültürünün temel ilkeleriyle de bağlantı kurulabilir. Böyle bağımsız bir medya kanalı kapsamlı bir aktivist politika planı oluşturmak için yardımcı olabilir.

Yeni, bağımsız finanse edilen siyasi partinin varlığı

Yeni bir siyasi parti kurmak için Sanders’ın kampanyasının ikinci büyük girişimi Sanders’ın adaylığı da dâhil tüm diğer adaylıklara yatırım yapmak olabilir. Bu amaca yönelik kampanyanın 200 milyon dolardan fazlasını örgütlenme için kullanılabilir. Gerçek kaynaklar ile, Demokrat Parti yerine birçok ilerici Demokrat kampanyayı finanse etmeleri için ikna edilebilir.

Basit bir şekilde kampanyaların rüşvetçi bir şekilde finanse edildiğinden ve gelir dağılımındaki önemli eşitsizlikten bahsederek Sanders’ın kampanyası şimdiye kadar hayal edilenden çok daha büyük bir seçmen desteği alabilir.

Siyasi kampanyalar genellikle değişim için modeller oluşturmazlar, daha çok mevcut olanın savunuculuğunu yaparlar. İki partili sistem, seçim reformu ve kurumsal odaklı ekonomilere karşı insan odaklı ekonomiler için herhangi bir alternatif üretmez. Sanders’ın kampanyası, şimdiye kadar halk grupları ve diğer uygulayıcılar tarafından inşa edilen söz konusu reform modellerine az çok farkındalık gösterdi.

Bu modeller – seçimler ve medya için alternatif finansman, demokratik ve merkezsizleştirilmiş enerji endüstrisi, çok uluslu şirketlere olan ekonomik bağımlılığımızın işçileri ve kamu kooperatiflerini destekleyerek azaltılması- yeni bir siyasi partinin politik ve ekonomik demokrasi için mücadele eden kurumsal programı olabilir.

Sanders’ın kampanyası, tıpkı seçim propagandasında da çağrıda bulunduğu gibi “siyasi devrim” için araç haline gelen politik ve ekonomik demokrasiye kendini adayan yeni bir siyasi parti oluşturabilir. Sanders kampanyasının tüm yapması gereken, tıpkı şimdiye kadar yaptığı gibi önüne çıkan fırsatları değerlendirmektir.

Geoff Gilbert
Çeviri: Feray Yalçuk
ferayalcuk@gmail.com

0 comments on “SANDERS, ABD’NİN ÜÇÜNCÜ SİYASİ PARTİSİNİN TEMELİNİ ATABİLİR

Bir Cevap Yazın