CHP’nin 25-26 Temmuz 2020 tarihinde yaptığı kurultayı ve Muharrem incenin parti kurma çalışmalarını değerlendiren Prof. Dr. Tanju Tosun‘a göre CHP iktidara çok yakın. Kurultaya yönelik “ideolojik tartışmaların yapılmadığı” eleştirileri ise yersiz.
Prof. Dr. Tanju Tosun ile Prof. Dr. Gülgün Erdoğan Tosun’un birlikte kaleme aldığı yazıda bir yandan adeta Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirileri cevaplarken diğer yandan CHP için bölünme endişesini irdeliyor.
İşte yazıdan bir bölüm:
Kurultaylar/kongreler özellikle sağ muhafazakâr, milliyetçi partilerde şaşmaz şekilde sözkonusu formata uygun biçimde yapılırken, sol/sosyal demokrat partilerde az ya da çok ideolojik rotanın geleceği, örgütsel yapının kompozisyonu gibi parti meseleleri parti profesyonelleri ve emekçileriyle tartışılır ve oylanır, ardından tüm mesai parti dışı başarı ve performansa ayrılır.
1980 sonrası sosyal demokrat gelenekte SHP’deki Kurultay süreçleri konuya ilişkin tipik bir örnek iken, SHP-CHP birleşmesinin ardından Baykal’lı CHP bir-iki deneme hariç bu yoldan sapmış, Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’de ağır aksak da olsa sosyal demokrat partilerin süreç yönetimine geri dönülmeye çalışılmaktadır.
Kurultay Mesajları
Kurultaya yönelik “ideolojik tartışmaların yapılmadığına” ilişkin değerlendirmelerin yersizliği, CHP’nin son dönemdeki programatik bilgi ve belgelerine ya da Kılıçdaroğlu’nun Kurultay konuşmasının satır aralarındaki kapsayıcı sosyal demokrasi tahayyülüne bakıldığında görülebilir. Genel Başkan’ın Kurultay’da yapmış olduğu konuşma veri alındığında, önceki konuşmalarından söylem farklılığı olmadan, partinin Türkiye tahayyülüne dair ipuçları içeren bir söylem çeşitliliği, iddia çoğulculuğu dikkat çekmektedir. Kurultay konuşmasında dillendirdiği “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”ndeki sorun tanımlamaları ve çözüm önerileri, CHP’nin belirgin biçimde sosyal demokrat çatı üzerine “Türkiye’ye Seslenen Parti” iddiasına sahip bir parti kimliği inşa etmeyi sürdürdüğü izlenimi vermiştir. Demokrasi, ekonomi, dış politika, eğitim, toplumsal barışa ilişkin 5 temel alandaki sorun tanımlaması ülkenin sorunlarına geniş bir perspektiften bakıldığını göstermesi açısından dikkate değerdir.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında iktidarın ilk seçimde değişmesi için İttifak Stratejisi izleyeceğinin altını çizmesi seçim kazandırmaya yönelik oyun kurucu aktör olmaya devam edeceğini net olarak göstermektedir.
“Hepsini Yakala” partisi olmak dezavantaj değil
CHP’nin siyasi yelpazenin merkezini de kapsayan biçimde, sosyal demokrat kimlikle harmanlanmış birleştirici-kapsayıcı “Catch-All Party” (Hepsini Yakala) niteliğiyle iktidara aday olduğu izlenimini veriyor.
Türkiye’nin sorunlarının çözüm yöntemine dair dillendirilen 13 ilke, medya özgürlüğünden, dış politikaya, seçim yasasının demokratikleştirilmesine, kamuda israfın önlenmesine, kamunun etkin denetimine, toplumsal barış temelinde demokrasi sorunlarının çözümüne, eğitim sorunlarının çözümüne dair mesajlar CHP’nin ülkenin sorunlarını çözmeye aday parti iddiasının çok boyutlu bir perspektife sahip olduğu imajını çizmektedir. Bu bağlamda verilen mesaj; CHP’nin siyasi anlayışıyla bu sorunları çözmeye en yakın parti olduğudur. Söz konusu sorun tanımlamaları ve ilkeler CHP’nin Türkiye’nin sorunlarını ‘Nasıl’ ve ‘Kimlerle’ çözmeye aday olduğu konusunda net bir yanıt vermektedir: Türkiye’nin geleceğinin demokratik rejimde olduğuna inanan, Ortak Aklı içselleştirmiş, partili, partisiz tüm taraflarla, uzlaşıcı, katılımcı, kapsayıcı, demokratik yöntemlerle.
Muharrem İnce Başarabilir mi?
Sözün özü; İnce partinin birçok kademesinde görev yapmış sıkı bir CHP emekçisi. Parti kendisini Cumhurbaşkanı adayı yaparak hakkını teslim etmişse de, İnce’ye göre son Kurultayda kendisi ve arkadaşlarının göz ardı edilmesi duygusal bir tepki geliştirmesine yol açmıştır. İnce’nin içinden çıktığı, yetiştiği sosyal çevre, siyasal toplumsallaşma süreci veri alındığında, Türkiye siyasetinin kadim merkez-çevre bölünmesinde klasik merkezin değerlerini içselleştirmiş, bunun dışında herhangi bir etnik, dinsel, kültürel, sınıfsal bölünmeyle temsiliyet ilişkisi olmadığı söylenebilir.
Cumhurbaşkanlığı ve yerel seçim sonuçları karşılaştırması, İnce’nin herhangi bir parti desteği olmadan kişisel oy gücü ile bir ilde pek bir varlık gösteremediğini ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından İnce’ye olan ilginin azalması dikkate alındığında, ayrı bir partiyle seçime katılmasının siyasal kariyeri açısından büyük riskleri taşıyacağı açıktır.
Bu tablonun ortaya koyduğu en yalın gerçek; İnce’nin oy tabanının başta partisi CHP olmak üzere, diğer parti seçmenlerinden gelen destekle oluştuğu, CHP dışında bir parti ile girilecek bir seçimde olası Millet İttifakı ve CHP oylarında çok sınırlı bir azalma dışında etkisinin olacağını söylemenin zor olduğudur. Fakat, bu çok sınırlı oyun bile CHP ve Millet İttifakı için politik sonuçlarının büyük olacağı gözden kaçırılmamalıdır.
Siyasi partiler, ideoloji, örgüt-kadro, program bütünlüğü çerçevesinde varlık gösteren politik aygıtlardır. İnce’yi olası bir parti kurma durumunda zorlayabilecek dinamikler bu bütünlüğü oluşturan unsurlar konusundaki yetersizlikleri olabilir.
CHP’nin 37. Kurultayında Kılıçdaroğlu’nun dillendirdiği siyaset tahayyülüyle belirginleşen proaktif demokrasi söylemi, refah isteği ve Parti Meclisindeki sınırlı yenilenmeyi birlikte düşündüğümüzde, önümüzdeki süreçte söz konusu siyaset tahayyülünün partiler üstü bir yaklaşımla hayata geçirilme ve CHP’nin dostlarıyla iktidara uzanma potansiyeline sahip olduğu söylenebilir. İnce’nin olası parti kurma girişimi bu potansiyeli ne zayıflatabilir ne de yok edebilir. Parti tarihinde yaşanmış sayısız örnek bize, CHP kültürünün İnce’yi feda etme, CHP’lilik kültürünün ise İnce’nin CHP’yi terk etme lüksünün olmaması gerektiğini gösteriyor.
0 comments on “Tanju Tosun: CHP kurultayında ideolojik tartışma yapılmadığı eleştirisi yersiz”