Temelde bir yaş kategorisi ve yaşantının dönemsel birbölümünü oluştursa da GENÇLİK bundan çok daha fazlasını içeren pozitif birimgelemdir. İmgelemdir; çünkü olandan çok arzu edilen ve hayalleri vebeklentileri gerçekleştirmesi istenen bir aktördür. Ama aynı zamanda korkulan;bütün bir yaşamı/düzeni ve sistemi sarsacak bir kontrolsüz güçtür. Gençliğeilişkin romantizmin ya da realitenin çelişkisi, temelde insani bir durum; amaaynı zamanda hem var olan yaşantı dünyasından rahatsızlık duyan hem de bunun yerinegeçebilecek olandan korkan bir hat üzerinde gidip gelir. Ama en radikaldeğişimler ve devrimler hep gençtir. Çünkü başkaldırının temel bileşeni,aktörleri ve sürükleyicileri hep genç olanlardır. O yüzden her devrim kendisinigençlik üzerinden tanımlar ve o çerçevede bir yenilenme misyonunu gündemindetutar.
Bizde Cumhuriyet devrimi genç bir kadro tarafındangerçekleştirilir ve devrim kendisini gençliğin dinamizmine ve yeniliğine emaneteder. Çünkü devrimi bitiren statükodur, onun durağanlaşması ve gerilemesidir. Oyüzden gençlikten devrimin sürükleyici bileşeni olarak büyük sorumluluk almasıbeklenir. Gençliğin dinamizmine güvenerek devrimi evrensel uygarlığın birparçası olarak tutması istenir.
Buradaki temel husus gençliğin muhalif karakteridir. Sorgulayanve sürekli bir biçimde yeni olanı arayan gençlik toplumsal ve siyasalkurumların değişimini ve özgürlük temelinde yeniden bir tasarımını talep ederve bunun mücadelesini verir. Genç olmak en temelde muhalif olmak ve o tavrıkoruyabilmektir. Bu noktada bakıldığında evet ülkemizde yaş kategorisibağlamında nüfus gençtir; fakat tavır ve de yaklaşımlar düşünüldüğündeülkemizde genç nüfus pek de fazla değildir.
Darbelerden popüler kültüre, siyasetlerintutarsızlıklarından egemen sistemin hegemonyasına kadar bir dizi etken, durumve olay ülkemizde genç nüfusu eksiltmiştir. Bugün Türkiye’nin nüfusu gençdeğildir. Geleneğe, muhafazakarlığa ve sistemin kendisini ürettiği alanahapsedilen gençlik bugün muhalif olmaktan çok verili olan üzerinden bir yaşamsürmeyi kabul etmiş ve kendi enerjisini sönümlendirmiştir.
Tümüyle metalar dünyasının çerçevesi içinde sıkışan gençlikyeniliği düşünsel ve eylemsel düzeyde değil; yeni bir metanın elde edilmesinoktasında görmektedir. İster yanlış bilinç diyelim ister tarihsel koşullarınzorunlu bir sonucu olarak görelim, bu durum gençlikten beklenen ve gençliğinolması gereken konumundan oldukça uzak bir evrene düşmektedir.
Buradaki değerlendirme salt siyasal çerçeve içinde yapılanbir değerlendirme değildir. Elbette ki siyasal olan toplumsal olandan, ekonomikolan kültürel olandan, ideolojik olan sınıfsal olandan ayrı veya bağımsızdeğildir. Buradaki diyalekt; ilişkilerin birbirini üreten ve dönüştürenniteliğinin aslında eleştirilen şeyi bir bütün olarak ortaya çıkardığıdır.
Bugün gençliğin bütün enerjisini dizginleyen, sınırlayan veonu salt popüler alanda boşaltmasına izin veren sistemin bunu bilinçli olarakyaptığı görülmelidir. Gençliğin sistemin bütününe yönelik tavrını muhafazakarbir çerçevede üreten sistem onu kendi geleceğine yedeklemektedir. Gençliğin buhapsolmuşluktan kurutulması ve sisteme muhalif tavrını kazanması ülke vedünyaya yeni değişimler ve devrimler kazandıracaktır. Ama en önemlisi gençnüfusa gençliğini yaşama olanağı sağlayacaktır. Kısası; gençlik salt bir yaşkategorisi değildir. Böyle bir kategori olmaktan çok düşünsel ve eylemseldüzeyde alınan tavır ve verilen mücadeledir. Yani insan muhalif ve devrimciolduğu sürece hep gençtir. Tersi sadece bir zaman dilimine tekabül eder.
Bugün AKP ve onun yarattığı ve de dönüştürdüğü sisteme karşıen etkin ve etkili mücadeleyi verecek olan gençliktir. Ama bu gençlik Türkiyedevrimci gençliğinin kendi tarihsel hatalarından ders çıkaran ve kendisini saltçatışmanın aktörü olarak değil, yeniliğin, üretmenin ve paylaşmanın öznesiolarak gören bir anlayış doğrultusunda konumlandırırsa başarı elde edebilir.Türkiye’de gençlik bir konumlanma sorunu yaşamaktadır. Çünkü sol, sosyalist vesosyal demokrat yapılar gençliğin kendisini tanımlaması ve gerçekleştirmesiiçin gerekli sahayı ve imkânı sağlayamamaktadırlar. O nedenledir ki çoğumuhalif genç biraz da “zamanın ruhuna” uyarak herhangi bir örgütlü yapı içinegirmemektedirler. Ama buradaki sorun gençlikte değil sol partilerin gençliğiçekecek ve ortak hareket edecek politika ve anlayıştan uzak oluşlarıdır. Eğerbu sorun aşılırsa Türkiye güçlü bir gençlik muhalefeti ile karşılaşır ve yenibir değişim süreci başlatılabilir.
0 comments on “TÜRKİYE’NİN GENÇLİĞİ”