DÜNYADAN

Hong Kong’da aktivist olmak

JOSHUA WONG: HONG KONG’DA ON BEŞ YAŞINDA BİR AKTİVİST

Evet, Joshua Wong, Çin dayatması ulusal eğitime karşı çıkmak için scholarism adlı kollektif bir grup kurarak, dünyanın süper güçlerinden birine “HAYIR” dediğinde sadece on beş yaşındaydı. Çin’in ulusal eğitim projesi, “ülkeni sevmek eşittir komünist partiyi sevmek” ideolojisi çatısında, yeni ve ulusal eğitim müfredatını Hong Kong’da hayata geçirmeyi planlıyordu. Peki, neden Çin’e bağlı Hong Kong’da, en başından itibaren farklı bir eğitim müfredatı uygulanıyordu? Hong Kong’da yayılan eylemler sadece bu müfredata direnişi mi kapsıyordu?

Tüm bunları anlayabilmek için Hong Kong’un ilginç tarihine kısaca bir göz atalım:

Öncelikle belirtelim, Hong Kong Çin’e bağlı ancak kendi para birimi, siyasi sistemi ve kültürel birikimi var. Birçok Hong Kong sakini kendisini Çinli değil Hong Konglu olarak tanımlıyor. Anlayacağınız Hong Kong’un çalkantılı bir tarihsel geçmişi mevcut. Biz konuya ortasından dahil olacağız: Hong Kong, 1842 yılında, Nanking Antlaşması ile resmen Birleşik Krallık’a devrediliyor. Bu tarihten sonra birçok savaş yaşanıyor, Hong Kong’un el değiştirdiği, hatta dört yıl boyunca Japon egemenliği altında kaldığı da oluyor, ancak Britanya, bir şekilde kontrolü yeniden eline alıyor. 1979 yılında, Çin-Britanya Ortak Bildirisi ile, Birleşik Krallık’ın koloniyi 1997 yılında tekrar Çin’e devretmesi konusunda anlaşılıyor. Ancak ilginç bir durumdur ki, Hong Kong halkı Çin egemenliğine girmek istemiyor (Hong Kong, sömürgecilik tarihinin en ilginç ve karmaşık örneği olarak görülüyor). Hong Konglular, sivil haklarını, hukuk devleti olma özelliklerini ve yaşam kalitelerini kaybedeceklerini düşünüyorlar. Hatta, devirden önce Hong Kong’dan büyük bir göç dalgası yayılıyor, bir milyondan fazla insan adayı terk ediyor. Sonuç olarak, Hong Kong, 156 yıllık Britanya hakimiyetinden sonra, 1 Temmuz 1997’de Çin’e devrediliyor ve Hong Kong “Çin Halk Cumhuriyeti Özel Yönetim Bölgesi” sıfatını alıyor (Dört binin üzerinde yabancı basın mensubunun izlediği devir töreni, 1990’ların en göz kamaştırıcı medya olayı olarak görülüyor).

Bundan sonra, “tek ülke, iki sistem” modeli uygulanmaya başlanıyor. Aslında, burada amaç Hong Kong’un komünist Çin ile yavaş yavaş özdeşleşeceği bir tuzak modeli hayata geçirmek. Ada, Hong Kong Temel Hukuku adı verilen fiili bir anayasaya sahip. Bu anayasa, Çin vatandaşlarına tanınmayan, basın ve ifade özürlüğü, protesto hakkı gibi hakları garanti etmekle birlikte, Çinli yetkililerin müdahil olmayacaklarına dair söz verdikleri Hong Kong’un kendi demokrasisini geliştirme hakkını da sağlıyor. Ancak, Pekin, 2014 yılında Hong Kong seçimlerinin doğrudan ve genel oyla değil, ana kara Çin’e benzer şekilde dolaylı olarak “Seçim Komitesi” üzerinden gerçekleştireceğini açıklıyor. Kamuoyunu ayağa kaldıran nokta ise, Pekin’in, adayların ancak Seçim Komitesi tarafından “vatanseverliklerinin uygun derecede olduğuna” onay verildiği taktirde seçime katılabileceklerinin söylemesi oluyor. Hong Kong hukukunun egemenliğine tehdit olarak algılanan bu durum, şiddetli protestoların gerçekleşmesine neden oluyor. Polisin, protestolara karşı orantısız güç kullanması ve eylemcilerin kendilerini biber gazları ve yakıcı güneşten şemsiyeler ile koruması ile, hareket “şemsiye devrimi” olarak adlandırılıyor. Gelişen olaylar bölgenin İngiltere’den Çin’e geçtiği 1997 yılından bu yana yaşanan en büyük kriz olarak değerlendiriliyor. (Özellikle, Çin’in ABD ile yaşadığı ticaret savaşlarına denk gelmesi durumu daha da hassas hale getiriyor.)

Joshua’ya geri dönelim…

Hong Kong’un, Çin’e devrinden 9 ay önce doğan Joshua, tam olarak Hong Kongluların “yurtsever Çin vatandaşlarına” çevrilmeye çalışıldığı dönemde yetişiyor. Başlarken değindiğimiz gibi, bir ülke iki sistem adlı geçiş modelini yaratan Çin, bu geçişi yumuşatmak adına öncelikle Hong Kong’un eğitim modelini değiştirerek, halkı komünist partinin istediği şekilde şekillendirmeye, bir bakıma ulusallaştırmaya çalışıyor. Bu amaç için, “ülkemi seviyorum, kendimi seviyorum, dolayısıyla komünist partiyi seviyorum” politikasını barındıran yeni müfredat düzenlemesinin Hong Kong’da hayata  geçirilmesi planlanıyor. O zamanlar henüz on beş yaşında olan Joshua, kendi kurduğu “scolarism” grubu ile, bilimsel eğitimi savunuyor, ulusal eğitimi reddediyor. 2012 yılında, altı arkadaşı ile birlikte, hükümet binasının önünde çadır kurup eyleme başlıyor. Altı kişi ile başlayan eylem, dördüncü günün sonunda mucizevi bir şekilde yüz yirmi bine ulaşıyor ve hükümet “ahlaki ve ulusal eğitim” projesinin zorunlu olmadığını açıklamak zorunda kalarak geri adım atıyor. 

Hükümet gençlerden korkuyor

Bu olaydan sonra, Joshua, scolarism adı altında faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor ve 2014 yılında ekibi ile birlikte katıldığı şemsiye devriminin liderlerinden oluyor. Defalarca tutuklanıyor. Her seferinde de halk “Joshua’yı serbest bırakın” protestoları düzenleyerek onun yanında oluyor. Açlık grevi dahi yapıyor.  Zaten çok zayıf olan Joshua, bunda başarılı olamıyor ancak Hong Kongluların mücadelesinin yıldız ismi olmaya devam ediyor (Bu dönemde Çin Hükümeti, internette Joshua adının aratılmasını engellemişti).

Mücadelesini “Ben kendi neslim ve bir sonraki nesil için demokrasi savaşı veriyorum.” diye açıklayan Joshua, Pekin henüz seçim yasasını açıklamadan önce şöyle diyor: “Seçim reformu aslında bir nesil savaşıdır. Biz lise öğrencileri ideallerimize sağdığız. En ön cephede öğrenciler durmayacaksa, kim duracak?”

Çin Ulusal Gününde bayrağın göndere çekilip milli marşın okunduğu törenden saatler sonra, hükümet merkezini çevreleyen protestoculara şöyle sesleniyor: “Marş başladığında hislenmekten ziyade öfkelendim. Hele ki, köle olmayı reddedenlerin hepsi baş kaldırsın mısrasına gelindiğinde. Bugün bize ettikleri köle muamelesi değilse, nedir?”

2016 yılında, Joshua Wong’un başı olduğu scoralism topluluğu, şemsiye devrimi eylemleri ile ilgili kitapları basan beş yayınevi sahibinin Çin Hükümeti tarafından kaçırılarak ortadan kaybolması ile dağılma kararı aldı. Topluluk, 2020 yılı seçimlerinde sandalye elde etmek amacı ile çalışacaklarını açıkladı (Joshua, kendisi ve arkadaşlarının mutlaka bu emeli gerçekleştireceklerini, buna gönülden inandıklarını söylüyor.)

2019 yılında 22 yaşına gelen Joshua, 2014 yılındaki protestolarından dolayı 5 haftalığına cezaevine girdi. Hala, Hong Kong’un en ünlü öğrenci aktivisti ve her protestoda ön sırada. (Joshua’dan belgeselde fazlası ile bahsedildiğinden, burada bırakıyorum.)

Hong Kong’da ise sular durulmuyor…Hong Kong’da hüküm giyen ve haklarında suç isnadı olan kişilerin Çin’e iadesini kolaylaştırılan yasa tasarısının parlamentoya sunulması ile birlikte 2019 yılında protestolar yeniden alevlendi. Tasarı, politik suçları kapsam dışında tutuyor ancak Hong Kong’da halkın büyük bir bölümü, Çin’in yargı sistemi altında keyfi gözaltılar, adil olmayan yargı süreçleri ve hatta işkenceye maruz kalacakları kaygısını taşıyor. 

Hong Konglu yazar Han Suyin, ada için “ödünç alınmış bir mekanda ödünç alınmış bir zaman” betimlemesini yapıyor. Bu betimleme, hem İngiliz sömürgeciliğinin geçiciliğini, Hong Kong’un Çin’e bir gün geri döneceğini, hem de adanın Doğu ile Batı arasında sıkışıp kalmışlığının yarattığı alaşımı anlatıyor. Gerçekten de 1997’de bu ödünç alınmış zaman bitiyor ve “ödünç alınmış mekan” sahibine geri veriliyor. Ama, aslında adanın gerçek sahibi kim?

Gelelim belgeselimize…

Belgesel, yukarıda anlattıklarımın bir karması. Belgeseli izleyen çoğu kişinin, internetten en azından kısa bir Hong Kong araştırması yapacağını düşünüyorum. Aynı zamanda gençlerin ne derece güçlü, sabırlı, cesur ve idealist olabileceğini göz önüne seren bir belgesel. Sadece Joshua ile değil, 14-15 yaşlarında birçok insan ile tanışıyorsunuz. “Koca koca insanlar” diye tabir edeceğimiz politikacıların, onlardan ne derece korktuğuna tanık oluyorsunuz. İnsan ister istemez “Ben 15 yaşındayken ne yapıyordum?” diye düşünüyor. Onun kararlı, tutarlı duruşu ve insanları çevresine toplama yeteneği… Yaşına rağmen geliştirdiği anlayış…Çok büyük işlere kalkışan, çok büyük işler başaran, fakat zaman zaman bu işlerin altında kalan küçük bir beden… Joshua’dan ilham alıyorsunuz ancak onun yitip giden çocukluğuna üzülüyorsunuz da. Ve Hong Konglular…“Hong Konglular şimdilik her seferinde eve dağılıyorlar, ama hep bir dahaki sefere toplanmak üzere.”

0 comments on “Hong Kong’da aktivist olmak

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: