Kent Hakkı
Kırsal alanda yoksulluğun boy göstermesiyle kente yaşanan göç, kent nüfusunun hızla artmasına ve kentsel sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ancak sorun alanı olmasının yanında rasyonel çözümün merkezi de kentlerdir. İşsizlik, yoksulluk gibi ekonomik sorunlar, eşitsizlik, katılımın sağlanamaması, sosyal anlamda eksiklikler kentte çözüm bulunması gereken konulardır. Sermayenin kendini sürdürme ihtiyacı, kentin de sürdürülebilir olması gerekliliğini beraberinde getirir. Hatta sürdürülebilirlik, çevre hakkı, ve kent hakkı gibi kavramlarla birlikte üçüncü kuşak haklar olarak ortaya çıkar.
20. yüzyıl ile birlikte kentsel nüfus, kırsal nüfusu geçmiştir. Bu değişim küresel bir alarm niteliğindedir. Özellikle 2. Dünya Savaşı gibi yıkıcı bir süreçten sonra uluslararası örgütler kentin geleceği ve kentli haklarına ilişkin çalışmalar yapmak üzere harekete geçer. Bu anlamda iki önemli örgüt vardır: Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi. Bu iki örgüt yaptığı çalışmalarla kentin sürdürülebilirliği, çevrenin korunması ve çevre hakkı, katılım, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, adalet, insan hakları gibi konuları gündeme getirmiştir. Avrupa Konseyi tarafından 1992’de Avrupa Kentsel Şartı ve Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu ve 2008’de Avrupa Kentsel Şartı-2: Yeni Bir Kentlilik İçin Manifesto’yu yayınlamıştır. Aynı zamanda AB, 2016’da Kentsel Gündem ve 2019’da Avrupa Yeşil Sözleşmesi’ni imzalamıştır.
Avrupa Kentsel Şartı ve Kentli Hakları Deklarasyonu
Kent ve kentli haklarına ilişkin kapsamlı bir belge olan Avrupa Kentsel Şartı Bildirgesi’ni yayınlayan Avrupa Konseyi, 2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın yeniden inşası amacıyla 1949 yılında 47 Avrupa ülkesinin katılımıyla kurulmuştur. Aynı yıl Konsey’e üye olan Türkiye de kurucu üye statüsündedir. 1957 yılında ise Konsey’e bağlı Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi oluşturulmuştur. Rehber niteliğinde kararlar alan bu Kongre, bireylerin ve yerel yönetimlerin işbirliği içinde kent yönetimine katılmasını desteklemeye yöneliktir.
Avrupa Konseyi 1980-1982 yılları arasında “Yerleşmelerde Daha İyi Bir Yaşam” sloganını benimseyen Kentsel Rönesans için Avrupa Kampanyası düzenlemiş, 1982-1986 yılları arasında ise Kentsel Politikalar Programı yürütülmüştür. 1986 yılından sonra da devam eden çalışmalar Avrupa Kentsel Şartı’nın temellerini atılmıştır.
Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Konferansı’nda 17-19 Mart 1992 yılında kabul edilen Avrupa Kentsel Şartı’nın kentli hakları konusunda bir başlangıç olduğu kabul edilir. Metin 20 maddelik Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu ile başlar ve 13 ilke ile devam eder. Avrupa Kentsel Şartı’ndan önce kabul edilmiş olan Paris Şartı ve Kentsel Çevreye İlişkin Yeşil Belge, Avrupa Kentsel Şartı’nın birçok maddesini içermektedir.
Deklarasyon’un 20 maddesi ve Kentsel Şart’ın 13 ilkesi ideal kenti gerçekleştirmeye yöneliktir. İdeal kent kentli haklarını koruyan, halka iyi bir yaşam biçimi sunan, değerini orada yaşayan, ziyaret eden, çalışan ve ticaret yapan, eğlence, kültür ve bilgiyi orada arayan ve eğitim görenlerden alarak; birçok kültür ve aktiviteyi bir arada uyum içinde barındıran yaşam yeridir. Şart’ta benimsenmiş iki ilke işbirliği ve dayanışmadır. Bu amaçla çalışma yürüten kent yönetimi, yetersiz kalması durumunda merkezi yönetim ile işbirliği içine girer. Nitekim Şart diğer uluslararası belgelerden farklı olarak hükümetlerin değil yerel yönetimlerin imzasına açılmıştır. Avrupa Kentsel Şartının amaçları aşağıda sayılmıştır:
Kent yönetimi için el kitabı oluşturmak.
Olası bir Kent Hakları Kongresi için temel ilkeler oluşturmak.
Şartın ilkelerini yerine getiren kentler için verilecek uluslararası ödüllere baz oluşturmak.
Fiziksel çevre yasalarıyla ilgili yaptırımlar için Avrupa Konseyi’nin katılımına vize oluşturmak.
Şart’ın içerdiği haklar şöyledir:
- Güvenlik: Mümkün olduğunda suç, şiddet ve yasa dışı olaylardan arındırılmış emin ve güvenli bir kent;
- Kirletilmemiş, Sağlıklı Bir Çevre: Hava, gürültü, su ve toprak kirliliği olmayan, doğası ve doğal kaynakları korunan bir çevre;
- İstihdam: Yeterli istihdam olanaklarının yaratılarak, ekonomik kalkınmadan pay alabilme şansının ve kişisel ekonomik özgürlüklerin sağlanması;
- Konut: Mahremiyet ve dokunulmazlığının garanti edildiği, sağlıklı, satın alınabilir, yeterli konut stokunun sağlanması;
- Dolaşım: Toplu taşıma, özel arabalar, yayalar ve bisikletliler gibi tüm yol kullanıcıları arasında, birbirinin hareket kabiliyetini ve dolaşım özgürlüğünü kısıtlamayan uyumlu bir düzenin sağlanması;
- Sağlık: Beden ve ruh sağlığının korunmasına yardımcı çevrenin ve koşulların sağlanması;
- Spor ve Dinlence: Yaş, yetenek ve gelir durumu ne olursa olsun, her birey için, spor ve boş vakitlerini değerlendirebileceği olanakların sağlanması;
- Kültürler Arası Kaynaşma: Geçmişten günümüze, farklı kültürel ve etnik yapıları barındıran toplulukların barış içinde yaşamalarının sağlanması;
- Kültür: Değişik kültürel ve yaratıcı faaliyetlere erişim ve katılımın sağlanması;
- Kaliteli Bir Mimari ve Fiziksel Çevre: Tarihi yapı mirasının duyarlı bir biçimde restorasyonu ve nitelikli çağdaş mimarinin uygulanmasıyla, uyumlu ve güzel fiziksel mekanların yaratılması;
- İşlevlerin Uyumu: Yaşama, çalışma, seyahat işlevleri ve sosyal aktivitelerin olabildiğince birbiriyle ilintili olmasının sağlanması;
- Katılım: Çoğulcu demokrasilerde; kurum ve kuruluşlar arasındaki dayanışmanın esas olduğu kent yönetimlerinde; gereksiz bürokrasiden arındırma, yardımlaşma ve bilgilendirme ilkelerinin sağlanması;
- Ekonomik Kalkınma: Kararlı ve aydın yapıdaki tüm yerel yönetimlerin, doğrudan veya dolaylı olarak ekonomik kalkınmaya katkı konusunda sorumluluk sahibi olması;
- Sürdürülebilir Kalkınma: Yerel yönetimlerce ekonomik kalkınma ile çevrenin korunması ilkeleri arasında uzlaşmanın sağlanması;
- Mal ve Hizmetler: Erişilebilir, kapsamlı, kaliteli mal ve hizmet sunumunun yerel yönetimi, özel sektör ya da her ikisinin ortaklığıyla sağlanması;
- Doğal Zenginlikler ve Kaynaklar: Yerel doğal kaynak ve değerlerin; yerel yönetimlerce, akılcı, dikkatli, verimli ve adil bir biçimde, beldede yaşayanların yararı gözetilerek, korunması ve idaresi;
- Kişisel Bütünlük: Bireyin sosyal, kültürel, ahlaki ve ruhsal gelişimine, kişisel refahına yönelik kentsel koşulların oluşturulması;
- Belediyeler Arası İşbirliği: Kişilerin yaşadıkları beldenin, beldeler arası ya da uluslararası ilişkilere doğrudan katılma konusunda özgür olmaları ve özendirilmeleri;
- Finansal Yapı ve Mekanizmalar: Bu deklarasyonda tanımlanan hakların sağlanması için, gerekli mali kaynakları bulma konusunda yerel yönetimlerin yetkili kılınması;
- Eşitlik: Yerel yönetimlerim; tüm bu hakları bütün bireylere cinsiyet, yaş, köken, inanç, sosyal, ekonomik ve politik ayrım gözetmeden, fiziksel veya zihinsel özürlerine bakılmadan; eşit olarak sunulmasını sağlamakla yükümlü olması’dır.
Şart’ın içerdiği 13 ilke ise:
- Ulaşım ve Dolaşım
- Kentlerde Çevre ve Doğa
- Kentlerin Fiziksel Formları
- Kentsel Tarihi Mimari Miras
- Konut
- Kent Güvenliğinin Sağlanması ve Suçların Önlenmesi
- Kentlerdeki Özürlü ve Sosyo-Ekonomik Bakımdan Engelliler
- Kentsel Alanlarda Spor ve Boş Zamanları Değerlendirme
- Yerleşimlerde Kültür
- Yerleşimlerde Kültürlerarası Kaynaşma
- Kentlerde Sağlık
- Halk Katılımı, Kent Yönetimi ve Kent Planlaması
- Kentlerde Ekonomik Kalkınma’dır.
Bu belge ışığında birçok belge daha yayınlanmıştır. Ancak kent nüfusunun hızlı artışı, kentleşme, gelişen teknoloji ve ekonomik şartlar Avrupa Kentsel Şartı’nın da güncellenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Yine Avrupa Konseyi tarafından Avrupa Kentsel Şartı-2: Yeni Bir Kentlilik için Manifesto 2008 yılında kabul edilmiştir.
Avrupa Kentsel Şartı-2: Yeni Bir Kentlilik İçin Manifesto
1980 sonrası süreçte hızlı kentleşme ve aşırı sanayileşme ile kentlerde ortaya çıkan çağdaş sorunların çözümü için Avrupa Kentsel Şartı’nda bazı değişiklikler yapılmıştır. Küreselleşme ile birlikte kentlerde artan sosyal eşitsizlik, çevre kirliliği, göç ve nüfus, bu değişikliğin sebepleridir. Avrupa Kentsel Şartı 2’nin temel ilkeleri: “Avrupa Kent Müktesebatı ve Yeni Bir Kentlilik Olasılığı, Kentliler Olarak Kent ve Kasabalar, Bilgi Temelli Kentler ve Kasabalar” olarak belirlenmiştir.
Şart-2, güncellemeye neden ihtiyaç duyulduğunu anlatan Giriş bölümünde Ortak Yaşama ve Kent Yaşamına Getirilen Yeni Bakış Açısı geliştirilmiştir. Belge, Avrupa kentleri ve kasabalarının yaşanan değişimlerden özellikle de küreselleşmeden en çok etkilenen yerler olduğunu söyler. İlk Avrupa Kentsel Şartı her ne kadar bir eşik olsa da revizyon gereklidir ve yeni belge kabul edilir.
2. Bölümü Avrupa Kent “Müktesabatı” ve Yeni Kentlilik Olanağıdır. Bu kısımda kentsel gelişim için ilkeler sıralanır. “Avrupa’nın kentleri ve kasabaları, kentlilerine aittir; bu yerleşimler gelecek nesillere aktarılması gereken sosyal, ekonomik ve kültürel değerlerdir.” Kentler tarihi değerlere sahip çıkan, yaratıcı çeşitliliği destekleyen, yenilikçi ve ekonomik kalkınma için ideal ortamlardır. İstenilen kentler yerel ve küresel çevreye saygılı ve sürdürülebilir yerlerdir.
3. Bölüm Kentliler Olarak Kent ve Kasaba Haklarıdır. Bu kısımda katılım hakkı vurgulanır. Avrupa’nın Seçilmiş Yerel ve Bölgesel Temsilcileri İçin Davranış Kuralları’nda yer alan ilkeler etik bir kamu yaşamı için gereklidir. Kent nüfusunun bütün bileşenlerinin devreye sokulması amaçlanır ve göçmenlere oy verme-aday olma hakkı tanınır.
4. Bölüm Sürdürülebilir Kentler ve Kasabalardır. Küresel çevre krizi, bütün biyosferi etkiler. Azalan biyolojik çeşitlilik, toprakların nitelik kaybı, kısıtlı hale gelen su kaynakları, hava ve nehir kirliliği insan kaynaklıdır. Buna dikkat çekerek az kaynağa ihtiyaç duyan, çeşitli kentsel işlevlere ve hizmetlere, dinlence olanaklarına ve korunmuş doğal alanlara kolayca ulaşma olanağı sağlayabilen, yoğun ve yayılmamış kent formları hedeflenmektedir. Kent ve kasabaların büyümelerinin kontrolü için arazi kontrolleri gereklini gören Belge’de sağlıklı işleyen kentler için bir diğer önemli husus ulaşımdır. “Yürümek ya da bisiklet kullanmak gibi ‘yumuşak’ olarak nitelenebilecek ulaşım tarzlarını ve her tür toplu taşım aracını tercih eden sürdürülebilir ulaşım politikalarını teşvik etmek” Avrupa’nın kendine biçtiği bir görevdir.
5. Bölüm Uyumlu Kentler ve Kasabalardır. Kentler ve kasabalar; bölgesel, ulusal ve Avrupa çapında bir mekân içinde daha geniş kapsamlı olarak algılanmalıdır. Yürütülen ekonomik faaliyetlerin sürdürülebilir kentler yaklaşımı ile çevreye duyarlı olması ve sosyal eşitliğe aykırı olmaması gerektiği belirtilir. Ayrıca Konut sorunu da önemlidir. Belgede “belirli kent alanlarının ‘soylulaştırılmasına‘ (gentrification) yol açan mekânsal eşitsizlik süreçlerinden, kent merkezlerimizdeki arazi fiyatlarının denetlenemez bir şekilde yükselmesinden, bunlara koşut giden kent çeperlerindeki gettolaşmadan ve bazı yerlerde ortaya çıkan ve kentlerimizi ve kasabalarımızı parçalamakta olan bir mekânsal ayrımcılığı teşvik eden duvarlarla çevrili ‘kapalı yerleşimlerden‘ ciddi kaygı duyuyoruz.” Şeklinde bu sorun tarif edilmiştir.
6. Bölüm Bilgi Temelli Kentlerdir. Kentler ve kasabalar medeniyetin kavşaklarıdır. Bilgi temelli kent oluşturmak için iletişim ve telekomünikasyon altyapısının geliştirilmesi, internet erişiminin artırılması, akıllı mekânlar yaratılması ve e-yönetişimin gerçekleştirilmesi amaçlanır. Belge Sonuç bölümüyle neticelendirilir.
Avrupa kentlerinin 21. Yüzyıl itibariyle nasıl bir rota izlemesi gerektiğini, hedeflerini ve ilkelerini sıralayan bu Belge’yi başta yerel yönetim birimleri olmak üzere merkezi idarenin de kent yönetimi için esas alması amaçlanmaktadır.
0 comments on “Kent hakkının gelişimi sürecinde Avrupa Kentsel Şartı 1-2”