EKONOMİ

Joseph Stiglitz: Covid19 ayrımcı bir virüs

Josepf Stiglitz

Kıraathane İstanbul Evi’nin Youtube’da yayınladığı “Yeni Yoksullar” 19 Nisan 2021 tarihli bölümüne 2001 Nobel Ekonomi ödülü alan Profesör Joseph Stiglitz ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Ayşe Buğra konuk oldu. Moderatörlüğünü Türkiye’de gazetecilik yapan Andrew Finkel’in yaptığı programda pandeminin neden olduğu yoksulluk ve eşitsizlikler konuşuldu. 

2011 yılında dünyanın en etkili 100 kişisi arasında gösterilen Joseph E. Stiglitz, pandeminin toplumlardaki adaletsizliği ortaya çıkardığını ve ağırlaştırdığını söylüyor. 

Pandemi ve pandemi sonrası dönem için özellikle dikkate alınması gereken tespitler yaptığı konuşmada Stiglitz, hem değindiği sorunlar hem de çözümleriyle 21. yüzyılın başlarında karşımıza çıkmış bu önemli sorunu güzel bir özetle açıklıyor.

K harfi şeklinde bir toparlanmadan bahsediliyor. Bu yukarıdakilerin çok iyi toparlanacağını aşağıdakilerin ise uzatmalı bir şekilde yoksulluğa maruz kalma ihtimalini gösteriyor. Bu yaşadığımız tecrübe bize toplumların toparlanma sürecini hafifletmek için ne yapabiliriz sorusunu sorduruyor. Covid-19 hepimiz için bir deney gibiydi. Dünyanın her yerindekiler bu hastalığa maruz kaldı, bazıları ise hem hastalığa hem ekonomik hasara. Bazı ülkeler bu hasarı kontrol altına almakta diğerlerinden daha başarılı oldu. 

Covid-19 ayrımcı bir virüs, herkese eşit zarar vermedi. Kırılgan olanların peşine düştü. Bunlar sağlık koşulları iyi olmayanlar, ileri yaştakiler, yoksullar ve ABD’de siyahlar. ABD’de diğer gelişmiş ülkelere göre sağlık sistemi daha zayıf. Diğer ülkelere nazaran erken ölüm fazla. 

Ekonomik performans ve sağlık arasında ilişki vardır. Sağlıklı işgücü yoksa iyi bir ekonomi yoktur. Hasta olan çalışanlara ücretli izin sağlanamadı ve hastalar işe gitti. Bu durumda yayılma arttı. Kongre ücretli izin kanununu çıkarmış olsa da, yapılan lobiler sonunda 500’den fazla çalışanı olan büyük şirketler bundan muaf oldu. Karşılıklı güven ve toplumsal dayanışmaya en çok ihtiyaç duyulan bu dönemde (Başkan Trump dönemi) toplum en bölünmüş halindeydi. Bu durum hem virüsün yayılmasına hem de eşitsizliklerin artmasına neden oldu. 

Alttakiler üsttekilerden farklı davranıyorlardı. Üsttekiler işlerini kaybetmediler, uzaktan çalışarak virüse maruz kalmadılar. Ancak alttakiler virüse maruz kalarak çalışmaya devam ediyorlardı. Ellerine geçen parayı temel ihtiyaçları için harcıyorlardı ve tasarruf edemiyorlardı. Üsttekiler ise önceki yıllarda %3-5 tasarruf ederken tasarruf oranı %25’e çıktı. 

Aynı zamanda zayıf işsizlik sigortası sebebiyle işlerini kaybedenler işsizlik sigortasından yararlanamadı ya da çekler ellerine çok uzun sürede geçti. Özel sağlık sisteminin güçlü olduğu Amerika’da insanlar işlerini kaybedince sağlık hakkından yararlanma hakkını da kaybettiler. Başkan Biden’ın 1.9 trilyonluk planı ile pandeminin ortaya çıkardığı ekonomik hasarlar tedavi edilmekle kalmayacak, pandemi öncesi öngörülerin de ötesine geçilecek. Hem Başkan hem diğer gözlemciler “Ocak 2020’deki noktaya dönmek istemiyoruz” diyorlar. 

Yeşil, bilgi-temelli hizmet sektörü ekonomisine doğru dönüşün ortasındaydık. Fazlasıyla fosil yakıtlara bağımlıydık. Eski sektörlerin yeni sektörlere geçişine yardım edilmiyordu. 2050 karbon nötrlük hedefine ulaşmaktan çok uzaktık. İşte burada “geri dön ama daha iyi dön” sloganı devreye giriyor. Daha adil, daha eşit, daha yeşil, daha bilgi temelli bir ekonomi. Önümüzdeki süreçte ekonomiyi düzeltecek şeyler yapabiliriz. Bu durumun enflasyona sebep olabileceği söyleniyor. Ben bu konuda kaygılı değilim. Nedeni: küresel arz fazlası. Enflasyon olsa bile başa çıkacak birçok kaynak var. Faizler yükseltilebiliriz, vergi sistemimizi düzenleyebiliriz ve dışlanmış grupları ekonomiye dahil edebiliriz yani sıkı bir emek piyasası.

Küresel sorunlar bize bazı dersler de verdi: 

  • Pandemi dünyanın her tarafında kontrol altına alınmazsa hiç kontrol altına alınamaz. Hastalık yayıldıkça mutasyonlar ortaya çıkar. 
  • Dünyadaki çoğu ülke ekonomik olarak toparlanmadan küresel bir toparlanma olmayacak. İleri ülkeler ihtiyaç duymadıkları kaynakları ihtiyaç duyan ülkelerle paylaşmalı. İkinci husus ise birçok ülkenin borç batağında olmasından dolayı ekonomisini düzeltecek durumu olmaması. Bu borç yeniden yapılandırılmalı.
  • Hastalığın iyileşmesi aşı ve ilaçlara bağlı ancak fikri mülkiyet hakları nedeniyle ilaç şirketleri covid-19 ile ilgili elde ettikleri verileri paylaşmıyorlar.

0 comments on “Joseph Stiglitz: Covid19 ayrımcı bir virüs

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: